Bebek Prematüre Hikayeleri

Anne sesi prematüre bebekler için çok önemli

prematüre bebek

Çiğdem Hanım ve kızı Yaren’in hikayesine kaldığımız yerden devam edelim. Yazının birinci bölümünü okumak isterseniz buradan ulaşabilirsiniz.

Bebeğini  ilk ne zaman kucağına aldın, ne hissettin?

Bebeğimi kuvözde iken verdiler. Doğumdan bir hafta sonra kucağıma alabildim. Çok küçüktü ve tutarken çok korktum. Etrafında kablolar vardı, bu nedenle çok rahat tutamıyordum. Yanlış bir şey yapmaktan da çok korkuyordum. Ama ona dokunabilmek çok güzeldi. Sonrasında onu o yoğun bakımda bırakıp gitmek ise o kadar zor ki anlatamam. Bir ay bu duyguları yaşadım.

Hastane günlerinden biraz bahsedebilir misin?

Hastane günleri en zor günlerimdi. Hiç aksatmadan her gün kızımı görmeye gittim. Bu süreçte anne sesinin ve dokunuşunun kuvözdeki bebeklerin iyileşmesinde önemlibir etken olduğunu düşünüyorum. Prematüre bebekler daha güçlü savaşıyorlar böylece. Gün içinde bana tanınan sürenin her bir dakikasında onunla olmaya çalıştım. İlk zamanlar yoğun bakımın penceresinden anne ve babaların bebeklerine bakmalarına izin veriyorlardı. Daha sonra bunu kaldırdılar. Belki de iyi oldu bilmiyorum. Çünkü anne ve babalar her seferinde dışardan cama vurarak hemşireleri yönlendirmeye çalışıyorlardı. Biz bile dayanamayıp aynı şeyi yapabiliyorduk. Bu da hemşirelerin dikkatini dağıtıyor ve işlerini engelliyordu. Kızımı camdan artık göremiyordum ama bu uygulamaya da aslında memnun olmuştum.

Mevcut yenidoğan yoğun bakım sistemi hakkında ne düşünüyorsun?

Teknoloji oldukça gelişti ve bu kapsamda yeni doğan bakım üniteleri de oldukça yenilendi. İşim gereği inovasyon, Ar-Ge çalışmaları ile iç içeyim. Yaşadığım bu olaydan sonra kuvözü kim icat etti diye bir araştırma yapmıştım. Kendi bloğumda bununla ilgili bir yazı da paylaştım. (http://www.muhendisanne.com/2015/10/bir- bulus-hikayesi/). Kuluçka makinesinden yola çıkılarak ortaya kuvözler çok gelişti.

Buluşları incelediğinizde halen yeni geliştirilen kuvözler olduğunu ve bunlar için de patentlerin alındığını görebilirsiniz. Sadece, ülkemizde daha çok sayıda kuvözün bulunması gerektiğini düşünüyorum.

Bir anne olarak senin gördüğün eksikler neler?

Yeni doğan ünitelerinde görev alan sağlık ekibinin bilgi yönünden zengin bir donanıma sahip olması gerektiğini düşünüyorum. Kızımın kaldığı hastanede görev alan sağlık ekibi gerçekten işinde uzman ve deneyimli kişilerdi. Bunun çok önemli bir desteğini ve faydasını gördük.

Doktorlara/sağlık çalışanlarına söylemek istediğin bir şey var mı?

Bizim doktorumuz, prematüre bebek konusunda uzman olan Türkiye’de ilk on doktordan biriydi. Prematüre bebek konusu gerçekten çok özel bir uzmanlık gerektiren konu. Ülkemizde bu anlamda çok iyi doktorların olduğunu düşünüyorum.

prematüre bebeklerAyrıca sevgi çok önemli bir faktör. Yaren’i kuvözden çıktıktan sonra ilk doktor muayenesine götürdüğümüzde, doktorumuz Yaren’i yatağa yatırıp kontrol etmeye başlamadan önce “Hoş geldin Bebeğim” demişti. O kadar içten ve sevgiyle söylemişti ki, ben çok etkilenmiştim. Bu sevgi yıllarca devam etti. Geçenlerde yolda karşılaştık, kızım hemen koşup boynuna sarıldı.

Evdeki ilk günler nasıldı. En çok zorlandığın şeyler nelerdi?

Evdeki ilk günlerimiz çok telaşlı ve endişeliydi. Kızımızı bize verdiklerinde 1500 gramlık bir prematüre bebekti ve çok küçüktü. Kış mevsiminin tam ortasındaydık. Doktorumuz bir süre eve dışardan misafir kabul etmemizi ve evi oldukça steril etmemizi söylemişti. Bir süre maske taktık. Kış mevsimi olduğu için grip salgını da vardı. Eve bir süre misafir kabul etmedik. Dezenfektan ile her gün temizlik yaptık, çünkü prematüre bir bebek için hijyen önemli idi. Geceleri, sabaha kadar nöbet tuttuk, sindirim sistemi henüz gelişmediği için burnundan çok kusuyordu ve hemen müdahale edebilmek için o uyurken bile birimizin ayık olması gerekiyordu. Çok soğuk olduğu için bir süre yıkamaktan çekindik ama sonunda doktorumuz artık yıkayın lütfen dediğinde kızımızı yıkayabilmiştik 🙂 3 çocuk yetiştirmiş annem bile, bu yıkama sürecinde o kadar çok zorlanmıştı ki anlatamam. Kızım çok küçüktü ve çok korkuyorduk. Ama her ne kadar titiz olsak da Yaren bir ay sonra rahatsızlandı. Doktorumuz RSV teşhisi koydu ve tekrar bir hafta küvözde kalması gerektiğini söyledi. Hastaneye gidip onu teslim ettiğimizde ve onun kıyafetlerini elimize verdiklerinde yaşadığımız üzüntü gerçekten çok büyüktü. Bu bana çok daha acı gelmişti. Bir hafta yenidoğan yoğun bakımında RSV tedavisi gördükten sonra kızımıza yeniden kavuştuk. Sonrasında ise sıkıntılarımız azaldı ve Yaren diğer zamanında doğan çocukların gelişimine hemen kavuştu.

Bebeğinin gelişimini destelemek için neler yaptın/yapıyorsun?

İlk 5 ay sadece anne sütü ile beslendi. Doğumundan sonraki ilk bir ay anne sütünün içerisine eklenen özel bir toz besin takviyesi kullandık. Bunu doktorumuz önermişti. Bu sayede ilk aylarda kilo gelişimi çok iyi oldu. Gerek kilo ve gerek boy bakımından çok kısa sürede olması gereken değerleri yakalamıştı.

Ben İşe başlayınca kızıma annem baktı, bu nedenle içim çok rahattı. Annem olmasaydı sanıyorum iş hayatıma uzun bir süre ara verecektim. Akşamları işten gelir gelmez onunla zaman geçiriyordum. Bol bol oyunlar oynadık. Ona hep kitap okudum. Uyku düzenini oturtmakta başarılı oldum, akşamları erken belirli bir saatte uyumaya ve sabahları da erken kalkmaya başladı. Bu düzenin yararını şimdi bile görüyorum. Şu an 7 yaşında ve halen akşamları erken yatar, sabahları da erken kalkar.

Bunların dışında benim sormayı unutup senin bahsetmek istediğin şeyleri neler? 

Bu paylaşıma izin verdiğiniz için öncelikle teşekkür ederim. Kızım doğduktan sonra onunla ilgili anılarımı paylaşmak istedim. O büyüdüğünde yazdıklarımı okumasını ve benim hissettiklerimi bilmesini istedim. Benden ona kalacak en güzel hatıra bu yazılar olacaktı. 7 yıldır yazıyorum. Şu anda Mühendis Anne (www.muhendisanne.com) isimli web sitemde paylaşımlarda bulunuyorum. Ben mühendisim ama her annenin kendi içinde bir mühendislik ruhu taşıdığına inanıyorum. O yüzden bu ismi seçtim. İnsan Anne olunca o kadar çok öğreniyor ki ve yaşıyor ki, bunları paylaşmak istiyorsunuz. Yaşanılan her deneyimin ve hikayenin paylaşımı ile başka kişilerin hikayelerine öncülük edebiliyorsunuz.

Tekrar teşekkürler ve sevgiler.

Biz de Çiğdem Hanım’a hikayesini bizimle paylaştığı için teşekkür ediyoruz.  Sizin de prematüre bebekler ile ilgili paylaşmak istedikleriniz varsa http://guncelanne.com/iletisim/ adresine mail atabilir, Prematüre Hikayeleri’nin tamamına ulaşmak isterseniz burayı tıklayabilirsiniz.

Yazar Hakkında

Dr. Elif Pınar Çakır

Merhaba! Ben Dr. Elif Pınar Çakır. Anne, çocuk doktoru ve eşim. İflah olmaz bir iyimser, ruhu gezgin, kendi gezgin bir maceraperest, mucizelere ve peri masallarına inanmaktan hala vazgeçmeyen biriyim. Güncel Anne'ye hoşgeldiniz!

Yorum Bırak