Şimdi efendim kilolarımla sorunum olduğunu sağır sultan bile biliyor. Zaten hep balık etli bir hatun olan bendeniz, hamileyken benden beklenmeyen bir performans göstererek sadece 8 kilo aldım. Ziraa benden beklenen minimum 20 kilo almamdı. Şaşılacak bir şekilde sadece 8 kilo ile yırttım durumu. Tam ‘’Oh be! Zaten bebekti, plesantaydı, toplam 5 kilo eder. Ben de böylece bu hamilelik işinden 3-5 kilo ile yırtarım’’diye düşünürken evdeki hesap çarşıya uymadı. Hastaneden eve geldiğimde de hala aynı kilodaydım. Daha da fenası millet doğum sonrası hızla kilo verirken ben lohusa depresyonunun da etkisi ile hızla kilo aldım. İşte o günden bugüne kilo vermeye çalışıyorum. Bu bloğu ta baştan itibaren izleyenler bilirler pek çok diyet denemem oldu. Bilmeyenler ve merak edenler için ise diğer diyet denemelerimin olduğu yazılar burada.
Ben kilo verme konusunda ne kadar kararlıysam, kilolar da gitmemekte o kadar kararlıydı sanki. Diyetisyene de gittim, şok diyetler de yaptım, sağlıklı beslenmeye de çalıştım. Başlangıçta 3-4 kilo veriyordum ama geri kalan kilolar bir türlü gitmek bilmiyordu. Üstelik her defasında verdiğim kiloları daha fazlası ile geri alıyordum. Artık kararlıydım, diyetisyene de gitmeyecek, diyet de yapmayacaktım. Tek amacım vardı o da daha fazla kilo almamak. Üzerimdeki diyet baskısı kalkınca daha çok kilo almamayı başardım. Kilomu 80’e sabitledim. Yaklaşık bir yıldır bu kilodaydım.
Planlarım arasında ne diyet yapmak, ne diyetisyene gitmek vardı. Ta ki Barış ‘’ben çok kilo aldım, kendim veremiyorum, diyetisyene gideceğim. Bana bir diyetisyenden randevu al.’’ diyene kadar. Barış, zayıflamak isteyip, diyetisyene gidecek, ben de 80 kilo halimle ortalıkta gezecek miydim? Tabi ki hayır. Belki bana da biraz hafiflemek iyi gelecekti. Tekrar denemeye karar verdim.
Barış’a (ve tabi ki bana) ofisi Ziyapaşa’da hemen yol üstünde olan bir diyetisyenden randevu aldım. Geçtiğimiz Haziran’ın son haftası Diyetisyen Gizem İncekalan’a gittim. Gizem beni tüm enerjisi ve sıcakkanlılığı ile karşıladı. Ona tüm diyet ve kilo alma maceramı anlattım. İlk görüşmemiz sırasında, tablonun ne kadar vahim olduğundan vücudumun nerede ise % 40’ ının yağ olduğundan, metabolizma yaşımın 55 gösterdiğinden falan bahsetmedi. Sonraki görüşmelerimizde tartı çıktısını ele geçirerek ben öğrendim bu durumu. 80,5 kiloyla başladım Gizem’e.
Tabi ki yaşım, boyum ve sahip olduğum hastalıklar itibarıyla olmam gereken kilo maksimum 65. Ama bir anda bu kiloya inmem oldukça zor. Gizem, imkansız olmadığını, ancak ilk ve tek hedefimizin bu kilo olmadığını, öncelikle benim uzun zamandır kıramadığım 76 kiloya inmemizin iyi olacağını söyledi. Ayrıntılı bir beslenme öyküsü aldı. Ben öğlen yemeklerini salata, ufak bir sandviç veya hastanede bir kase çorba ile geçiştirmeye çalışıyordum. Zannediyordum ki öğlen az yiyerek kalori tasarrufu sağlıyorum. Hiç de öyle değilmiş meğerse… Öğlen az yiyerek kendime akşam nur topu gibi bir açlık krizi yaratıyormuşum.
Gizem öncelikle “çok çalışma ve stres” faktörüne dikkat çekti. Bizim gibi uzun ve stresli çalıma saatlerine sahip kişilerin kilo vermesi daha zor oluyormuş. Çünkü uzun çalışma saatlerinin getirdiği hareketsizliğin üstüne bir de stres anında salgılanan ve kilo vermeyi daha da zorlaştıran kortizol hormonu ekleniyormuş.
Gizem’le ilk gün konuştuğumuz şeylerden biri de spor konusu oldu. Ben genellikle diyet yaptığım dönemlerde oldukça tempolu bir şekilde spor da yapıyor ama sonuç alamıyordum. Haftada 2 gün reformer platese gidiyor, fırsat buldukça yürüyordum. Hatta geçen sene bir ara ağırlık kaldırmaya da başlamıştım. Ama diyete ve spora rağmen kilo veremiyordum. Gizem bu zaman kadar benim hiç düşünemediğim bir şey söyledi: ‘’Bütün gün sıkı çalışarak yorulmuş bir bedeni akşam spor yaparak daha da zorlamak her zaman beraberinde zayıflamayı getirmez. Çünkü beden spor yaparken ekstra strese girdiği için ACTH hormonu salgılar. Bu hormon da yağ depolamayı hızlandırarak, zayıflamayı önler.’’ Bu cümle beynimde bir anda şimşeklerin çakmasına neden oldu. Gerçekten de öğlen arası veya akşam spor yaparken hep bir yetişememe duygusu ile boğuşuyor ve strese giriyordum. Zaten tüm günüm dopdolu geçiyor, tek istediğim şey eve gidip oğlumla vakit geçirmek olmasına rağmen ben spor yapmak üzere kendimi dışarı atıyordum.
Gizem İncekalan ile yepyeni bir programa başladık. Sabahları az yediğim için yaşadığım öğlen yemeği krizlerini sabah aldığım protein miktarını artırarak aştık. Ve akşamları eve aç dönmeme neden olan yanlış öğlen yemeği seçimlerini değiştirdik. Sonuç yaklaşık 7 haftada 4,5 kilo.
İlk hedefimiz olan 76 kiloaya ulaştık. Tatillere rağmen hem de… Gittiğim bir Antalya ve bir anne yazlığı tatilinden hiç kilo almadan dönmeyi başardım. Göbeğim 9 aylık gebelik görüntüsünden çıkıp 8 aylık gebelik görüntüsüne ulaştı. Biraz uzun sürdü ama oldu. Tabii asıl önemli olan benim için 70 kilonun altına inebilmek. Şu an Antalya’da beş yıldızlı bir otelde tatildeyiz. Tatilde de diyete değil de sağlıklı beslenmeye devam ediyorum. Umarım kilo almamayı başarabilirim. Biraz hafiflemek bana iyi geldi çünkü.