Güncel Anne’de daha önce de lohusa depresyonu ile ilgili bir yazı yazmış ve kendi lohusa depresyonumdan bahsetmiştim. Okumak isterseniz buraya ve şuraya tıklayabilirsiniz. Ama bu seferki yazı konunun uzmanı bir anneden, Güncel Anne okurlarından Psikiyatri Uzmanı Dr. Makbule Esra Koçak’tan geldi. Keyifli okumalar.
Bir bebek doğarken, bir anne doğar. Ne kadar doğru bir cümle..Bir kadının yaşamındaki belki de en büyük dönemeçlerden biri anne olmaktır. Dünyaya bir insan getirmek, karnında bir canlının büyümesine şahit olmak bir kadın için çok önemli bir duygusal aşama anlamına geliyor. Elbette büyük yaşam olayları büyük duyguları beraberinde getirir. Doğum bunun bir istisnası değildir. Bir bebek dünyaya gelirken yanında heyecan, mutluluk, korku, kaygı gibi hisler de getirir. Tüm bu yoğun duygular da lohusa depresyonu için davetiye çıkarır.
Lohusa depresyonu belirtileri nelerdir?
Bir çok anne, doğum hüznü(postpartum blues) denilen durumu yaşamaktadır. Duygusal dalgalanmalar, ağlama nöbetleri, uykuya dalma güçlüğü, endişe hali gibi belirtiler doğumdan sonraki bir kaç gün içinde başlar ve bu durum iki haftaya kadar uzayabilir. Bu belirtilerin ani hormonal değişimlere bağlı olabileceği düşünülmektedir. Bu dönemi atlatırken mümkün olduğunca fazla destek almak, bu duyguları güvenebileceğiniz birisiyle konuşmak, açık havada zaman geçirmek faydalı olabilir.
Eğer duygusal belirtiler çok daha şiddetliyse ve daha uzun sürüyorsa anne mutlaka lohusa depresyonu açısından değerlendirilmelidir. Lohusa depresyonunun temel belirtileri, çökkün duygu durum ve şiddetli duygusal dalgalanmalar, şiddetli ağlama nöbetleri, uykusuzluk ya da aşırı uyuma isteği, enerji yitimi ve halsizlik, tahammülsüzlük ve öfke kontrolünde güçlük, karar verme güçlüğü, değersizlik, suçluluk ve yetersizlik hisleri, bebekle bağ kurmakta güçlük, intihar düşünceleridir. Bu belirtilerden bir kaçı birlikte bulunabilir, lohusa depresyonun şiddetine göre belirtilerin yoğunluğu ve sayısı değişmektedir.
Bu belirtileri yaşayan anne depresyon nedeniyle kendini yetersiz hissederken, iyi anne olmadığı düşünceleriyle kendini yargılar, iyice çökkünleşir. ‘Herkesin bir peri masalı gibi anlattığı annelik bu mu’ diye düşünür taze anne, ‘yoksa ben mi beceremiyorum bu işi?’. Bazen depresyondaki annenin yakınları bu durumu tam olarak anlayamaz ve hastayı yeterli annelik yapamamakla suçlayabilir. ‘Sen ne biçim annesin çocuğunu kucağına almak istemiyorsun’, ‘çocuğunun yüzüne bakmayan anne mi olur’ cümlelerini sık sık duyar doğum sonrası depresyon hastaları. Unutmamak gerekir ki lohusa depresyonu annelikten bağımsız bir durumdur, doğum sonrası depresyon bir hastalıktır, bir doğum komplikasyonudur. Doğum sonrası kanamadan bir farkı yoktur, bir anne kanamasını nasıl kendi isteyerek durduramazsa ve tıbbi desteğe ihtiyaç duyarsa, depresyon için de bu böyledir. Bunun kişinin anneliğiyle hiç bir ilişkisi yoktur.
Lohusa depresyonunun nedenleri
Lohusa depresyonu için bir çok olası neden vardır. Hormonlardaki ani değişimlerin bu duruma katkısı olduğu düşünülmektedir. Doğum sonrası bebek bakımı nedeniyle uykusuzluk, yorgunluk, henüz yeni anne olmanın verdiği endişeler, çocuğa bakabilir miyim kaygıları bu durumu tetikleyebilmektedir.
Lohusa depresyonu için risk faktörleri
Önceden geçirilmiş depresyon ve doğum sonrası depresyon, aile içi çatışmalar, bebeğin sağlık sorunları olması, emzirmede güçlük yaşanması, sosyal destek sisteminin zayıflığı, maddi sorunlar ve plansız/istenmeyen gebelik ise risk faktörleridir.
Lohusa depresyonu nasıl tedavi edilir?
Doğum sonrası depresyonunun tedavisinde psikoterapi, ilaç tedavisi ya da bunların kombinasyonu düşünülebilir. Tedavi kararını verirken – eğer hayatı tehdit eden bir durum ya da çok şiddetli bir depresyon söz konusu değilse – anneyle ortak karar vermeyi yeğliyorum çünkü hastalığın şiddetinden tutun, bebeğin ayına kadar bir çok faktörü göz önünde bulundurarak karar vermek en doğru tedavi rotasını çizmeye yardımcı olur kanaatindeyim.
Tedavide en önemli nokta ise annenin yardım arayışı için bir profesyonele başvurmasıdır. Anneler bir çok sebeple tedaviye başvurmamakta ya da geç başvurmaktadır. Bu da annenin bebekle bağ kurmasını zorlaştıran bir durum yaratır.
Psikiyatrik tedavinin yanı sıra yaşam tarzıyla ilgili bazı değişiklikler de iyileşmeye katkıda bulunur. Annelikle ilgili gerçekçi beklentiler içine girmek, kendine zaman ayırmak, sosyalleşmek, sosyal destek için yakınlardan yardım istemek lohusa depresyonunun düzelmesine katkıda bulunur.
Annelerin ve yakınlarının, uzun süren ruhsal sıkıntıları ‘lohusalık hali’ diye geçiştirmemeleri ve lohusa depresyonu ihtimalini göz önünde bulundurmaları, sağlıklı anne-bebek ilişkisi için en kritik noktadır diyebilirim.Tüm annelere çocuklarıyla birlikte geçirecekleri mutlu ve sağlıklı günler diliyorum..
Dr. Makbule Esra Koçak
esra@terapipsikiyatri.com
www.terapipsikiyatri.com
www.facebook.com/terapipsikiyatri