Öncelikle şunu belirtmek istiyorum ki eğer siz de okula gitmeden önce okumayı söken, tüm sınavlarında sınıfın en yüksek notunu alan, faaliyetten faaliyete koşan bir proje çocuk yetiştirme peşindeyseniz bu yazı size göre değil. Ama daha önce de söylediğim gibi mutlu, sevecen, duyarlı, iletişime ve işbirliğine açık, özgüveni yüksek bir çocuğunuz olsun istiyorsanız bu yazı ve devamında yazacaklarımın size bir fikir verebilir.
Bilim adamları zekayı ‘’beynin anlama ve öğrenme kapasitesi’’ olarak tanımlamayı çoktan bıraktı. Artık çoklu zeka kavramı diye bir şey var. Hangimiz çocuğumuzun zeki, anlayışlı, kibar, başarılı, sevecen biri olarak yetişmesini istemeyiz. Peki nedir bir bebeğin henüz işlenmemiş körpe beyninin hangi yönde ve nasıl gelişeceğini belirleyen? Onu bir insan olarak tanımlayan ve zeki olarak nitelenmesini sağlayan? Talih mi? Genetik mi? Acaba çocuğumuzun zekasını geliştirmek için Baby Einstein gibi zeka geliştirdiği ileri sürülen ıvır zıvıra, parıltılı kartlara, binbir çeşit ses çıkaran oyuncaklara ihtiyacımız var mı?
Önce şuna karar vermemiz gerekiyor: Akademik zorlukların kolayca üstesinden gelen, hedeflerine ne pahasına olursa olsun ulaşmayı başaran çocuklar mı yetiştirmek istiyoruz yoksa dünyaya karşı meraklı, alışılmadık durumlarla karşılaştıklarında azim, esneklik ve yaratıcılıkla bunun üstesinden gelmeyi başaran çocuklar mı? Ben şahsen ikinci gruba giren bir oğlum olsun istiyorum. Bu yüzden bu yazı ve devamındaki yazılarda çocuklarımızın zihnini, zekasını, duyarlılığını, farkındalığını geliştirmek için neler yapabileceğimizi anlatmaya çalışan yazılar yazacağım. Bir yandan yaşına uygun önerilerde bulunurken, bir yandan çocuklarımızla pozitif etkileşimde bulunabilmenin ipuçlarını arayacağım.
Çocuğun birincil bakım veren ile sağlıklı ve pozitif etkileşimi, genetik zeka potansiyelini daha üst seviyeye taşımada anahtar rol oynar. Bir çocuğun beyni yaşamın ilk üç-dört yılında, çok çabuk büyüyerek erişkin beynin dörtte üçü büyüklüğe erişir. Bu yüzden insan hayatında ilk yıllar büyük önem taşır. Örneğin sizin sevgi dolu gülümsemeniz, yumuşacık sesiniz, özenli dokunuşlarınız çocuğunuza yalnızca gülmeyi, duymayı ve dokunmayı öğretmekle kalmayıp, onun beynini de etkileyerek orada zeka ve sosyal yetileri destekleyen bağlantılar kurar.
Sakinleştirici bir dokunuş ile beden ve beynini büyüten büyüme hormonunun da salgılanmasını uyarmış olursunuz.
Zeki bir çocuk, yalnızca genlerin eseri olarak değil ebeveynle kurulan e sağlıklı zihinsel, sosyal ve moral ilişkinin sayesinde yetişir.
Sabah uyandığında bebeğiniz/çocuğunuzla geçireceğiniz sevgi dolu, yarım saatlik bir etkileşimin yerini hiçbir flash kart, hiçbir zeka geliştirici oyuncak tutamaz. Grup içinde uyumla çalışabilen, yeni çıkış yolları yaratabilen, empati sahibi bireyler yaratabilmenin yolu kanımca yoğun pozitif birliktelikten ve beraber yaşayıp öğrenmekten geçmekte. Yeşili çimenle, maviyi denizle öğrenmeli. Mevsimleri panolarda, resimlerde değil; sokağa çıkıp karın yağmurun altında ıslanıp, rüzgarlarda savrularak anlamalı. Adalet, merhamet ve sevgiyi ev içi ilişkilerde görerek büyümeli. Aksi takdirde şu çok yakındığımız ezberci kuşağa bir nefer de biz kazandırmış oluruz. Ya da dünyadaki zalimler ve sevgisizler ordusuna bir üye de bizim evimizden eklenir.
Kaynak: Bebek ve Çocuklarda Sağlıklı Ruhsal Gelişim
İlgiyle takip etmeye başladım;sayfanızı-bloğunuzu…Ellerinize sağlık.
Çok teşekkürler. Bir de iş yoğunluğundan fırsat bulup daha sık yazabilsem
güzel anne,seni bugün keşfettim.listeme ekledim ,takipteyim 😉 eline emeğine sağlık..
Teşekkür ederim
Paylaşımlarınız için çok teşekkürler, çok faydalı bulup arkadaşlarıma da tavsiye ediyorum. Umarım daha çok yazı kaleme alırsınız. Emzik bıraktırma ve evde hijyenle ilgili önerilerinizi merak ediyorum. Tavsiye edebileceğiniz bir yazı var mı?
Merhaba Guncel Anne,
Alternatifanne ‘de bir yazinizdan sizi buldum ve cok mutlu oldum,
blogcuanne,altenatifanne ve guncelanne ucunuzede cok cok tesekkur ediyorum.
Ben yurt disinda yasiyorum 5 yasinda bir kiz annesiyim (uzun tedaviler ve tup bebek sonrasi dunyaya geldi kizim).
10 yildir buralardan; sizlere ulasip acaba sadece ben mi yasiyorum kaygisindan uzaklasip
butun annelerin ortak yasadiklari cok seyleri ve en onemlisi
anneligimizi konusuyoruz-ogreniyoruz.
Emeklerinize saglik.Ayrica ortak yasam sehrimiz (cok sevdigim Ankara )’da yasamis olmaniz
baska bir heyecan katti bana.Gazi Uni.hastanesinin her biriminde ayri ayri guzel (TUP BEBEK TEDAVISI oldum,kardesim iki cocugunu orada dunyaya getirdi ) ve kotu ( babam-annem tedavi oldu )hatiralarim olmasi, belkide sizinle oralarda ayni atmosferde bulunmus olmamiz guzel bir tat katti bana.Sizlerden bilgilenmeye devam. Uzaklardan sizlere sevgiler.
Güncel anne, sizi yeni keşfettim.Bilgilerime bilgi katiyorsunuz,çok teşekkürler…
Beni okumaya değer bulduğunuz için ben teşekkür ederim.
Çok güzel bir yazı, kaleminize sağlık
Merhaba Elif hanım benim 2 aylık bi oğlum var bugün 2aylık aşısını yaptırdık, verem aşısını yaptırırken hemşire kolunu ve kafasını tutun dedi bende kolunu tutarken farkında olmadan başına yandan kafasını oynatmasın diye bastırmışım aşıyı vurduktan sonra fark edebildim sonrasında bende çok korktum o acaba oğlumun kafasına zarar verdim mi diye sizce. Bi zarar vermiş olabilir miyim oğlumun kafasına içime bi korku düştü ,cevap verirseniz çok sevinirim bu acemi anneye 🙁 şimdiden teşekkürler.