Çocuk Sağlığı

Karşıyız Karşı, Her Şeye Karşı….

Son derece tehlikeli bir akım var anneler arasında: Aşıya, demire, D vitaminine hatta bazen kültürle kanıtlanmış bakteriyel hastalıklarda önerilen antibiyotiklere vesaire karşı olmak; doktor önerse bile kullanmamak.  Bir tür ” Karşıyız Karşı, Her Şeye Karşı….” durumları. Kanımca, gelişigüzel ilaç kullanımı kadar; hatta daha da tehlikeli bir durum bu. Her gün dışarıya çıkarıyorum diye ilk bir yıl D vitamini kullanmayan, okumuş yazmış, doktora yapmış bir arkadaşımın 20 aylık kızı; raşitizm olunca, bu durumun hangi  boyutlara ulaşabileceğini daha da  iyi anladım. Yanlış anlaşılmasın; sözüm, klinik veya laboratuvar bulgularına dayanmaksızın yerli yersiz yazılan/kullanılan antibiyotiklere;  koruyuculuğu sınırlı olan veya henüz kanıtlanmamış aşı uygulamalarına, 2 hapşırık bir öksürüğe yazılan/kullanılan poşet poşet ilaçlara değil. Ben bu yazımda hekim reçetelerinden, bebelere  gelişi güzel verilen avuç  avuç  ilaçlardan, annelerin yerli yersiz kullandığı antibiyotiklerden de bahsetmiyorum.  Ulusal Aşı Programında yer alan aşılardan, ilk bir yıl önerilen D vitamini gibi koruyucu tıp uygulamalarından veya kan testiyle kanıtlanmış, derindemir eksikliği anemisinin tedavisinde kullanılan demir damlalarından bahsediyorum.

İnternette çeşitli  platformlarda  anneler, büyük bir gururla nasıl da kış ayları olmasına rağmen D vitamini kullanmadıklarını; çocuklarına hiçbir aşıyı yaptırmadıklarını; demir eksikliği olan bebeklerini nasıl pekmezle tedavi ettiklerini birbirlerine anlatıyorlar. Otit (kulak iltihabı) olan bebeğini kulağına soğan suyu damlatarak tedavi ettiğini iddia eden de var; D vitamini vermek yerine bu ihtiyacını çamaşırlarını güneşte asarak karşıladığını söyleyen de….  Bazen okurken ağlasam mı gülsem mi bilemiyorum.

Anneleri anlayabiliyorum. Tüm dünya, ilaç ve gıda sektörünün acımasızca kuşatması altındayken; neredeyse her    gün toplatılan, yeni yeni yan etkileri keşfedilen ilaçların/aşıların haberleri  ajanslara düşerken, sağlık skandallarına, ilaç yolsuzluklarına  bir yenisi daha eklenirken bu tür şeyleri kulak ardı edemiyorlar. Her meslekte olduğu  gibi doktorlar arasında da insana ve bilgiye saygısı olmayan; işine özen göstermeyen ;  kendini güncellemeyen kişiler mevcut. Tanrı doktor kavramı çökeli çok oldu. Elbette araştırın, başka uzmanların  görüşünü alın ama rica ediyorum;  internetteki bilgi kirliliğinden kendinizi koruyun, koruyucu hekimlik uygulamalarına ve bilime biraz daha güvenin. Ki o uygulamalar sayesinde (aşılar, antibiyotikler) geçtiğimiz yüzyılın başında 45 olan ortalama insan ömrü 70 li rakamlara çıktı. O uygulamalar sayesinde  gerek ülkemizde, gerek tüm dünyada bebek ölüm hızında son çeyrek yüzyılda büyük düşüş kaydedildi.

Araştırın; ama kaynağınız’’ lütfen falanca şöyle dedi, ben aşı yaptırmadım bir şey olmadı, şu forumda şöyle yazıyor’dan öte olsun.  Aksi takdirde yüksek yüksek diplomalarınızla, manikürlü tırnaklarınızla klavye başında otursanız da kısır olacak diye çocuğuna aşı yaptırmayan kadınlardan bir farkınız olduğunu iddia edemezsiniz.

Yazar Hakkında

Dr. Elif Pınar Çakır

Merhaba! Ben Dr. Elif Pınar Çakır. Anne, çocuk doktoru ve eşim. İflah olmaz bir iyimser, ruhu gezgin, kendi gezgin bir maceraperest, mucizelere ve peri masallarına inanmaktan hala vazgeçmeyen biriyim. Güncel Anne'ye hoşgeldiniz!

46 Yorum Var

  • Aslında tüm bu kafa karıştırıcı unsurlarda doktorların etkisi de büyük. Öyle kolay antibiyotik yazıyorlar ki. Biz her doktora gittiğimizde elimizde antibiyotik şişeleriyle dönüyor ve başlıyorum çelişkilere. Versem mi, vermesem mi. Birde ilaç sektörünün durumu malum. Reprezantlar kol geziyor etrafta. Hangi ilaç gerçekten gerekli hangisi reprezanta sayı olsun diye yazılmış çelişkisi de cabası. Bu kaygıları yaşayan doktorları tenzih ederim ama maalesef çoğunluk böyle…

  • Kaleminize, elinize sağlık. Çok önemli bir konuya değinmişsiniz. Benim de kafam bazen karışıyor bu gibi konularda, ama önleyici ve tamamlayıcı tıbbı göz ardı etmemek lazım… Teşekkürler,

  • Bu bahsettikleriniz aslinda subjektif seyler. Ingiltere’de d vitamini verilmiyor. Dusunun turkiye’ye gore ne kadar az gunesli bir memleket. Hatta ilk 1 yil hic bir vitamin verilmiyor bebeklere. Asilar zorunlu degil, istege bagli. Asilara karsi olan ve bunu da bilimsel verilerle cok guzel aciklayan bir cok doktor var. kaynaklar ingilizce, ilgilenirseniz gonderirim. Bazen dogru sandiklarimiz, bize “ogretilenler” oluyor. Ve onlarin dogrulugu inanin bana mechul :))

    • Bahsettiklerimin hemen hiçbiri subjektif değil. Bilimde subjektifliğe yer yoktur. Evet ülkemiz güneşi bol bir ülke ama bu, bazı yörelerimizde raşitizm sıklığının %6 ya dek çıkmasını engellemiyor.Evet d vitamini ve demir gelişmiş ülkelerde kullanılmıyor. Ama o ülkelerin ve bizim sosyoekonomik düzeyimizi karşılaştırmayalım isterseniz. Aşılara karşı olan doktorlardan kastınız Dr. Andrew Wakefield gibi doktorlar mı? Ya da Dr. Dr. Mark Geier ve Dr. David Geier mi? Bu bahsettiğiniz tıp doktorlarının kaçının SCI veya SCI-E grubu dergilerde yani tıp dünyasının saygınlığını kabul ettiği dergilerde yayınlanmış kaç tane yazısı var. Dvitaminini geçtim de aşılar geçtiğimiz yüzyılın en büyük buluşlarındandır. H.İnfluenza aşısının kullanıma girmeden önce ABD’DE bu mikrop yüzünden hastaneye yatan çocuk sayısı yılda 20000 iken sonrasında 200 lü rakamlara düşmüştür. Kızamık, difteri, boğmaca, verem vb bunları saymıyorum bile. Bana yollayacağınız her aşı karşıtı kaynağın karşısında size yüzlerce aşı güvenirliği ile ilgili yazı refarans verebilirim PUBMED’den.

      • Dr.Robert Mendelsohn hakkındaki düşünceleriniz nedir? Şu anda onun yazdığı bir kitabı okuyorum. Doktorunuza rağmen sağlıklı çocuk nasıl yetiştirilir adında.

  • Süper bir yazı olmuş. Annelerin bebekleri için iki-üç okudukları makaleyle nasıl bu kadar ciddi kararlar verdiklerini görünce , şaşırıyorum.
    Çok güzel toparlamışsınız.

  • AnneveBebisi’ nin söylediklerine katılıyorum. Bazen dogru sandiklarimiz, bize “ogretilenler” hakikati örten perdeler olabiliyor.
    Araştırmak lazım elbette, mümkünse yanabcı kaynaklara bakmak lazım. Dünyada olan bitenlere.. Muayene sırasında kulak zarını kızarık görüp orta kulak iltahabı teşhisi koyan ve üç aylık bebeğe bi torba ilaç+antibiyotik yazan, (ki o şurupların içinde bırakın üç aylık bebeği bizim için bile zararlı olan maddeler mesela aspartam var) doktorlarla dolu hastaneler. o ilaçları almayıp başka bir doktora götürüldüğünde diğer doktor kesinlikle ortakulak iltahabı yok bu bebekte diyebiliyor mesela. ilk doktorun teşhisine güvenip onca ilacı o bebeğe versek, bağırsak florası başta olmak üzere bir sürü dengesi bozulacak..

    önce boz sonra yapar gibi yap ve yaparken başka bir yeri boz mantığıyla dönen bir çarktan bahsediyoruz. Kimyasal zırvaların içinde boğulmaktansa soğan suyu damlatmayı tercih ederim, eğer ellibinbeşyüz kimse denemiş ve hiç bir zararı dokunmamış birşeyse soğansuyu, neden damlatmayayım? bedava olduğu için mi?
    Koruyucu hekimlik istiyorlarsa önce kutu sütleri, ambalajlı cafcaflı çikolatalar meyvesuları cipsler ,şekerler, market raflarını dolduran bütün herşeylerin içeriğini değiştirsinler.
    ki imkansız bu, çünkü zaten içine katılmasa da olabilicek onca kimyasal şey mutlaka içine katılıyosa bir ürünün, mutlaka birşeylere hizmet ediyordur..

    incelemenizi öneririm:

    http://www.immunitionltd.com/ebook/vaccination.htm?hop=vactruth

    • Tabi ki güvenli gıda tüketimi çok önemli bir unsur koruyucu hekimlikte. Ben yazımda da belirttim zaten avuç avuç kullanılan/yazılan ilaçlara ben de karşıyım. Ama otit olduğu kesin olan ve antibiyotik kullanması gereken bir çocuğun soğan suyu ile tedavi edilemeyeceği de bir gerçek. Hayır soğan suyunu bedava diye tercih etmemezlik yapmıyoruz. Steril olması gereken bir ortama gayrisıhhi bir şey damlatmak, dahası tedaviyi geciktirmek istemediğimiz için tercih etmiyoruz. Daha da fenası uygun tedavi edilmemiş bir orta kulak iltihabının sağırlığa kadar gidebileceğini bildiğimiz için soğan suyu kullanmıyoruz. Ama tabi ki ben yaptım işe yaradı birşey de çıkmadı diyenler olacaktır. Ben de diyorum ki nasıl olsa her sigara içen de akciğer kanseri de olmuyor. Ne yapalım? İçelim mi?

  • Bu konuda doktorlara,sağlık birimlerine annelerden daha fazla iş düşüyor sanırım. Annelerin güvenini kazanmaları gerek. Çok kötü örnekler var diye anneler hassas oldukları konuda ikilemler yaşıyorlar. İlaca karşı değilim çok ilaca karşıyım ben de sizin gibi. Anneler olarak duygusallıktan çok mantıklı davranmamız gerek ama anne olunca bazen zor oluyor 🙂

  • bizler,yani hekim olmayan,bir hekim tanıdığı olmayan,çoğu hekimle tek tanışıklıkları hastalıklar yüzünden olan anneler;ama aynı zamanda hekimlere güvenmek isterken ,tam da sizin bahsetmiyorum dediğiniz,çocuğu her doktora götürüşte avuç avuç ilaçla geri dönmek zorunda kalan ,ilaçları alırken eczacının küçücük çocuğa bu ilaçlar verilir mi almak istediğinizden emin misiniz sorularına maruz kalan ,bu soruları duyunca hepten tedirgin olan ama bir yandan da ya çocuğun hastalığı daha tehlikeli bişeye çevirirse korkusuyla ,çocuğuna içirdiği şeyin şifa mı ,zehir mi olduğundan hiç emin olamadan çocuğuna ilaç vermek zorunda kalan anneler,ne yapacağımızı şaşırmış halde yaşıyoruz.hangi tür ilaç olursa olsun,hangi tür aşı olursa olsun kullanırken araştırma yapmak zorunda kalmadan,sadece gittiğimiz doktora canı gönülden güvenebilerek çocuğumuza uygun ilaçları kullandırmak istiyoruz.bize açıklama yapmayan,açıklama yapsa da sanki ilacı onların dediğinden biraz farklı kullansak bir felakete sebep olacakmışız hissi uyandıran,aynı zamada verdikleri ilacın bir grubunu kullandıktan sonra daha iki hafta geçmeden yeniden aynı ilaçları kullanmamızın bile normal mi anormal mi olduğuyla ilgili birşey söylemeyen doktorlarla çok sık karşılaştığımızı siz de biliyorsunuzdur ;işte böyle durumlar yüzündendir ki güven yerini güvensizliğe ve aynı zamanda bazen doktorlara sırtını dönüp kulaktandolma şeylere yönelmemizi de sağlayabiliyor.bu duruma gelmemize katkı sağlayan hekimlerin biraz düşünmeleri gerekli bence.
    koruyucu hekimliğin pek çalışmadığı,hastalığın başlamasından sonra da o ilacı da kullan bunu da kullan modelinde bir hekimlik güven azaltıp,yanlışlıkları çoğaltabiliyor.
    size ilaçlarla ilgili en son duyduğum şeyi söylemek isiyorum:antibiyotiklere direnç konusunda 6 seviyeli bir değerlendirmenin olduğunu ve amerikanın bu dirençlerin henüz 2.sini geçmek üzereyken Türkiye’nin 4.seviyeyi çoktan aştığı duydum.
    işte böyle şeylerin olduğu bir ortamda kurunun yanında yaşı da yakmak ,böylece gerekli ilaçları kulanmamaktan dolayı anneleri suçlamayın lütfen 🙂

    • Çok katılıyorum yorumunuza.Çevremde o kadar çok kafadan tanı konulan hasta bebek var ki,hekim olmamıza gerek yok bunu anlamak için,mesela eşim alerjik astım,doktoru ilaçları gerektıgı kadar düzenler hep,ama geçen henüz bir yaşındakı bir bebeğe eşimin itinayla kırk yılda bir kullandıgı,ağır kortızonlu,ileri safhalarda böbrekde birikme yapabılecek,çok ciddi bi ilacı şeker gibi verdiğini gördüm.Sırf basit şikayetlerı yok etmek adına,güya iyi bilinen bi doktor nasıl bunu yapabilir??

      Bence radikal kararlar alıp yanlış yapan kadınlar kadar şuursuz doktorları uyarmak lazım.Devlet hastanesınde gayet sağlıklı bi sürü bebeğe antıbıyotıgı şeker gibi verıyorlar,ortalık aylarca farklı ab. alıp asla ıyıleşmeyen çocuklarla dolu.

      Eğitim şart,hepimiz için!!

  • Merhaba,

    Salık verdiğiniz üzere, internette yayımlanan yazılarda iddia edilenlerle ilgili ben de kendimce araştırmamı yapıyorum. Yazınızda ve yorumlarınızda katılmadığım noktaları belirtmek istedim.

    1. Aşı konusu, yüzeysel bilgilerle geçiştirilebilecek veya internette yayımlanmış bir iki blog yazısından edinilen ve teyidi yapılmadan sahiplenilen fikirler bilimsel gerçek olarak ortaya konulamayacak kadar geniş ve derin bir konudur.

    O yüzden size İmmünolog ve her şeyden önce bir anne olan Tetyana Obuckhanych’in konuyla ilgili “Vaccine Illusion” adlı kitabını tavsiye ederim. Bu kitabın kesinlikle ilginizi çekeceğine ve konuyu bir hekim ve anne olarak çok daha derinlemesine araştırmanızı sağlayacağına eminim.

    Kişisel blogundan akademik altyapısına ve diğer bilgilere ulaşabilirsiniz: http://naturalimmunity.blogspot.nl/2011/01/making-vaccination-decisions-guide-for.html

    2. Otitis media teşhisi almış çocuklar üzerinde yapılan plasebo kontrollü birkaç bilimsel çalışma ve bir makaleyi eklemek istiyorum. İncelemeniz sonucunda antibiyotik kullanımının OM tedavisindeki etkinliğine dair görüşlerinizi yeniden almak isterim.

    http://www.med.nyu.edu/content?ChunkIID=21627
    http://www.bmj.com/content/338/bmj.b2525
    http://www.bmj.com/content/320/7231/350

    OM’ye karşı da koruma sağlaması için vurulan Konjüge pnömokok aşılarının antibotiğe dirençli 19A suşunun prevelansını arttırdığına dair aşağıdaki çalışmayı öneriyorum ve bu bakterinin de bizzat ortakulak iltihabı ve invasif pnömokok solunum yolları hastalığına yol açtığı da tıpta bilinen ve kabul edilen bir gerçek olduğuna katılıp katılmadığınızı merak ediyorum:

    http://share.eldoc.ub.rug.nl/FILES/root2/2010/Pneucovaa/vanGils2010JAMA.pdf

    3. Son olarak da, orta kulak iltihabının aşıların en sık rastlanılan yan etkilerinden olduğunu belirtmek isterim. Aşı insertlerini incelediğimde ben 6 aşıda yan etki olarak OM verildiğini gördüm. Bu konuda da fikirlerinizi almak isterdim?

    Şimdiden teşekkürler ve selamlar ..

    • 1)İlk maddede dediğiniz gibi ”Aşı konusu, yüzeysel bilgilerle geçiştirilebilecek veya internette yayımlanmış bir iki blog yazısından edinilen ve teyidi yapılmadan sahiplenilen fikirler bilimsel gerçek olarak ortaya konulamayacak kadar geniş ve derin bir konudur.” ben de yazımda tam da bunun ayısını söylüyorum aksini değil.Bahsettiğiniz kişi (Tetyana Obukhanych) bir tıp doktoru değil; bilim doktorudur. Pubmedde yayınlanmış araştırmalarının hiçbiri aşı güvenliği, aşılar vb ile ilgili değildir.
      http://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/?term=Tetyana+Obukhanych
      Aynı şekilde bana göstereceğiniz aşı karşıtı her bilimsel yayın için ben size 100 tane örnek gösterebilirim.Tabi hepsi SCI veya SCI-E dergilerde yayınlanmış olmak kaydı ile. Bir kere daha söylüyorum aşılar geçtiğimiz yüzyılın en büyük buluşlarındandır. H.İnfluenza aşısı kullanıma girmeden önce ABD’DE bu mikrop yüzünden hastaneye yatan çocuk sayısı yılda 20000 iken sonrasında 200 lü rakamlara düşmüştür. Kızamık, difteri, boğmaca, verem vb bunları saymıyorum bile. Bana yollayacağınız her aşı karşıtı kaynağın karşısında size yüzlerce aşı güvenirliği ile ilgili yazı refarans verebilirim PUBMED’den. Aşı hayat kurtarır.
      2) Otit konusunda haklı olduğunuz noktalar var. Tabi ki de tüm otitler tedavi gerektirmiyor. Ama otitin bazı tipleri için antibiyotik gerekli. Konumuz elbette bu değil insanların hiç tanımadıkları niyet ve eğitim düzeyleri hakkında bilgi sahibi olmadıkları kişilerin önerisiyle bebeklerinin kulağına soğan suyu damlatabilecek kadar çıldırmış olabilmeleri.
      3)Aşıların da tüm tıbbi ürün ve uygulamalar gibi çeşitli riskleri yan etkileri vardır. Ama her tıp uygulaması gibi yarar/zarar hesabıyla uygulanır. Aşıların en sık yan etkisi aşı yerinde kızarıklık, ısı artışı, şişliktir.Diğerleri yapılan aşının cinsine göre ateş, eklem, kas ağrısı, döküntü, alerji olarak sıralanabilir. Ama şunu söyleyelim aşıdan dolayı ciddi bir durum yaşama şansınız aşıya giderken trafik kazsaı geçirme ihtimalinizden daha çok değil.

      • Aşı konusunda kimseyi ikna etmek zorunda değiliz Güncel anne..Tek sıkıntı şu..İnsanlar aşısız toplumu görmezden geliyor..Güneydoğu da Suriyelilerin getirdiği Kızamık salgınından haberleri yok..Aşı vurulmazsa nelerin olacağını görmedikleri , poliklinikte hasta görmedikleri için anlatamazsın..Son 1 hafta içinde 4 tane kızamık vakası bildirdim..Kaldı ki yıllardır kızamık görmezken..Kime neyi anlatmaya çalışıyoruz anlamıyorum, yurtdışında yayınlanmış makalelerle hasta bakamayız, gerçekler ortada..Ayrıca her kulağını kaşıyan bebeğe antibiyotik isteyen ailelerin kendisi, toplumun genel yapısını bir anda sihirli değnekle değiştiremeyiz..Lafım anlayana..Kolay gelsin

        • kızamık aşısı olmuş bir toplumuz, eğer aşı koruduysa neden kızamık salgını oldu ülkemizde?? sadece suriyeden gelenlerde olmalıydı o zaman bu salgın ama türkiyedekilerde de oldu hastalık.

          • Türk çocuklarındaki salgın, Suriye’li çocuklardan kaynaklı bir salgın ve aşısız dönemdeki (ilk 9 ay ve rapel=pekiştirme dozu öncesi:4-6 yaş) çocuklarımızı tuttu kızamık zaten.

    • siz ve yandaslariniz, (cunku gercekten sizler birbiriyle yandas uc-bes insansiniz) gordugunuz her yeni asi destekcisi yazinin altinda bir seyler soyleyip, kimsenin kaale almadigi makaleleri, sadece kendinizin ciddiye aldigi desteksiz gorusleri savurmaktan yilmiyorsunuz. her yazinin altinda en az bir kez curutuluyorsuuz, sonraki duraginiz, yeni bir yazi oluyor. sıkılmıyor musunuz? onlarca kez curutulmekten sıkılmıyor musunuz, cidden bunu merak ediyorum.

      • Fulden Hanim cocugunuzun basina asi sonrasi saglik sorunu gelseydi, emin olun siz de bir anne olarak, diger anneleri uyarmak zorunda hissederdiniz kendinizi. Kimse sizin tercihinize saygisizlik etmiyor. Tek umit ettigim sey benim kisisel olarak ben cocugumun kolunu dr’a uzatirken hicbir soru sormamistim. Tek umidim diger annelerin soru sormasi ve KENDILERI karar verip o cocuklarinin kolunu oyle uzatmalari. Kimse kimseyi karalamiyor, siz neden curutme ihtiyaci duyuyorsunuz ki?

        • pardon, zaten sorun burada. cocugun basina asi yaptirdiktan sonra bir sey gelmesi, maalesef tesaduf, ve gunah kecisi aramak isteyen insanlarin basvurdugu en kisa yol.
          ben asilari OLMADAN once sorulari sordum, gerekli arasitrmalari BILIMSEL

  • Yazik ki annelerimiz bilinclenecegi yerde giderek cahillesiyor ve bunlarin cogu okumus insanlardan olusuyor.Asi yaptirmayarak,d vitamini kullanmayarak,demir minerali vermeyerek kendince bebegi adina dogru karar veren anneler umarim hatta yapmiyorsunuzdur cunku guzel olan seylerin geri donusu cok kisa surede gorunur ama kotu ve yanlis kararlarin sonuclari uzun vadede ortaya cikar ve belki de geri donusu olmayan telafisi bulunmayan hattalar bir omur boyu vicdan azabi olarak size geri donmez.Siz kendinizce savunmaya devam edin bu cag disi kalmis goruslerinizi bakalim nereye kadar sizi idare edicek…Guncelanne elinize kolunuza saglik cok guzel bir yazi olmus tabii anlayana…

  • Çok doğru bir konuyu ele almışsınız, emeğinize sağlık. Google’a yazıp sırf karşıt fikir için arama yapmaktansa bilimsel makaleleri taramayı ya da makale taraması yapmış bilinçli insanlardan referans istemeyi onları okuyup değerlendirmeyi daha doğru buluyorum. Tabii ki herşeyin doğalını uygulamak isteriz biricik yavrularımıza ama çevre koşulları doğal değilki… Ozon tabakasına kadar zarar görmüş bir çevrede yaşıyoruz….

  • Yazı çok içime sindi. Bu atışmaları görüp görüp hissettiğim şeyleri yazmış Güncel Anne. Kişi aşı yaptırmamayı da tercih edebilir. Antibiyotik kullanmayı da. Araştırıp, ikna olup içine sineni yapsın. İçselleştirmeden doğalcı içselleştirmeden geleneksel tıpçı olup bir de holiganı olmak, kendi gibi düşünmeyeni yerin dibine sokup çıkarmak nasıl bir tatmin sağlıyor insanlara anlamıyorum.
    Türkiye’nin en büyük sorunu bu. İnsanlar bir fikri savunmuyorlar. İnsanlar futbol takımı tutar gibi körü körüne taraftar olup “karşı” tarafı ezmeye çalışıyorlar. Birazcık sağduyu ve mantık hepimize gereken.

  • Elif eline sağlık hepimizin arada bir silkelenmesi gerekiyor bilgilerden.herşeyde olduğu gibi de DOĞALlıktada ipin ucu kaçmış.biraz denge giriyor burda ama…kimse bile bile çocuğunu zehirlemez değil mi yada zararlı şeyleri yedirip durmaz boşuna ilaç vermez.doğallık yada kendiliğinden iyileşme süreci her annenin gönlünden geçer ama bu kadar ilaç aşı vb düşmanlığı niye?bir yerde doğallık tıkanıyor arkadaşlar ve ilaç devreye girmek zorunda kalıyor birçok insan ve bebek ilaçlar sayesinde hayatta kalıyor veya iyileşiyor.Ne acıdır ki tabiki bunu kullananlar da var yada atıyorum aşı yuzunden zarar gören vb ama genellemek niye?en çok üzüldüğümde sağlık sektörü özellikle hekimlerin saygınlığını yitirdiğini görmek fikirlerinin önemsenmediğini.bunda da herkesin payı buyuk.ben yazını çok beğendim tesekkürler paylaşımın için

  • ben çok basit bir risk analizi yapıyorum. bahsedilen aşıyı/ilacı kullanmazsam karşılacağım tablonun riski ve istatiksel oranı ile kullanırsam yan etkisinin görülme oranını karşılaştırıyorum. Çoğunlukla pozitif bilimin galip geldiğini samimiyetle söyleyebilirim.

  • Merhabalar,

    Çok güzel bir yazı olmuş gerçekten. İnsanlar bilinçlenmek adına risk alıyorlar ve sanal ortamda paylaştıkçada bu durum dahada artıyor malesef. Benim bir sorum olacaktı. 5 Aylık kızıma idrarında ca fazla çıktığından dolayı,2 aydan sonra D vitamini kestik.Şuanda halen yüksek seyrediyor ve D vitamini kullanmıyoruz.Yazınızı okuduktan sonra için kötü oldu 🙁 Sizin görüşünüz nedir bu konuda?
    Sevgiler
    Gözde

    • Sizinki özel bir durum. İdrarda kalsiyumu yüksekse ve doktorunuz bu şekilde önerdiyse D vitamini kullanmamanız daha doğru olacaktır. Öğle saatlerinde hergün dışarı çıkarırsanız bebeğinizi D vitamininden faydalanabilirsiniz. Ama idrar kalsiyum düzeyini yakından izlenmeli.

  • Merhaba,

    İlk çocuğumu Amerika’da doğurmuştum. Açıkcası şimdiye kadar ordaki doktor ne dediyse yapmıştık. D vitamini ve demir kullanmanıza gerek yok demişti. Oğlum kilo ve boy olarak hep 90 persentilde çıkıyordu. Şimdi Türkiye’ de bir oğlum daha oldu. Yine aynı şekilde doktor ne dediyse yapıyorduk ki, aile hekimi d vitamini her zaman kullanmayın kafatasını sertleştirir ve kafası yeterince büyüyemez dedi. Biz de korktuk hepten kestik. nasıl olsa bu bebeğimiz de 97 percentilde gidiyordu ve abisinde olduğu gibi sadece anne sütüyle besleniyordu. Abisinin halen kanına baktırdığımızda herşey yolunda çıkıyorsa bu da öyle olur dedik. Yalnız Kaliforniada yaşarken hava pırıl pırıl, insanlar gripsizdi. Biz de bebeği sık sık dışarı çıkarıyorduk. Şimdi bebek 4 aylık ancak güneş varsa, hava ılıksa çıkartıyoruz dışarıya. Çok kararsızım gerçekten. Kullanalım mı, ne sıklıkta kullanalım?

    Bir de bebeğim doğduğundan beri kafasını çok sağlan tutabiliyor, gönlünce hareket ettirebiliyordu. ben hep yana yatırdığım halde hop bir bakmışım kafa üstü yatmış. gündüz hep yan yatırdım hatta saçlı bir bebektir kendisi. yanları dökülmeye başlamış.(yeterince dikkat etmedim mi diye düşünürken farkettip rahatlattım en azından kendimi) Kafası fazla bombeli değildi zaten, ama sanki biraz düzleşiyor gibi. Düz kafa sedromu için üretilen yastığı sipariş ettim bugün. 4 ay çok mu geç olmuş. Bıngıldağı henüz kapanmadı. 2 aydır çocuk doktoruna götermiyorum bebeği. grip salgınlarından dolayı. sadece aile hekimine aşı için gidiyoruz. bir ay daha gitmeyi düşünmüyorum. Başka yapabileceğim birşey varsa beni yönlendirebilirseniz çok sevinirim.

    • D vitamini kullanmanızı öneririm. Çünkü kışın güneş ışığından yeterince faydalanamıyoruz maalesef.

  • Merhabalar ,
    Hamileğim süresince kullandığım kalsiyum ve Demir ilaçlarını emzirme dönemimde de doktorumun tavsiyesi üzerine kullanıyorum.bebeğime D vitamini damlasını her gün düzenli olarak vermekteyim.4. Aydan sonra kullanılması gereken Demir damlasını doktorumuz bize vermedi ben tekrardan kendisine biraz ısrar ederek sorunca kullana da bilirsiniz dedi.Bebek için Demir damlası gereklimidşr.kaçınca aydan sonra ve günde kaç doz.Ben kendimde hap olarak günde 1 tane içiyorum bebeğimi emziriyorum bu sakınca yaratır mı?

    Saygılar

  • Mrb güncel anne bugün kesfettim sizi ne guzel seyler paylasmissiniz bayildim blogunuza bundan sonra takipteyim ;))
    Benee size bi soru sormak istiyorum suan 15 aylık oglum var ve demir eksikliği cikti biz malesef 1yas oncesi oan ilacını kullanamadik ogpum ben verdikçe kustu cikardi ilacı dr anlattim ama bisey soylemedi mamalarina karistir falan demişti. Yine kullanamadik simdide demir eksikliği yasiyoruz dr umuz kan surubu verdi simdi onu kullanıyoruz uc ay kullan tekrar test yapalim dedi simdi uc ayin bitmesini bekliyoruz siz ne düşünüyorsunuz bu konuda surupla duzelirmi demir eksikliği evde baska neler yapabilirim. teşekkürler

    • Demir eksikliği ülkemizde sık görülen bir durum. Doktorunuzun verdiği ilacı uygun şekil ve dozda kullanır çocuğunuzu demirden zengin besinlerle (kırmızı et, baklagiller vb.) beslerseniz demir eksikliği giderilir. Demir ilacını kullanırken emilimini artırmak için portakal suyu ile verebilirsiniz. Ayrıca demir emilimini azaltmamak için öncesi ve sonrasında yaklaşık 1 saat süt ve türevlerini tükettirmemenizi öneririm.

  • Sizi instagramdan takip ediyorum, blogunuzu ilk ziyaret edisim. Cok degerli bilgiler paylasiyorsunuz emeginize saglik. Ve malesef asi karsitligi yuzunden, Kanada’da su an measles and whooping outbreak var! D vitamini bir yasina kadar zorunlu. Lakin demir ilaci verilmiyor. Gecen ay tatil icin geldigimiz Turkiye’de doktor 12 aylik ogluma demir anemisi teshisi koydu. Verdigi suruplari iciremiyorum, zorla icirince yemek yemeyi bile reddediyor. Zorlamak istemiyorum bu yuzden. Oldukca istahsiz. Ilaci yemegine katmak bize cozum olmadi. Istahini nasil arttirabilirim? 12 ay 1 haftalik ve anne sutu aliyor. Kendim demir destekli beslensem yada ilac alsam bir faydasi olur mu? Cevabiniz icin simdiden tesekkurler

    • Oğlunuzun iştahsızlığının en önemli sebebi muhtemelen demir eksikliği (İştahsızlığa yönelik tüm muayene ve kan -idrar tahlillerinin yapıldığını ve normal çıktığını ve de demir eksikliği sebebinin beslenme ile ilgili olduğunun ispatlandığını varsayıyorum). Demir destekli (kırmızı et, karaciğer, yumurta, nohut-mercimek vb bakliyat) beslenmenin yanı sıra oğlunuza doktorunuzun önerdiği doz ve sürede demir ilacını vermenizi öneriyorum. Demuuir ilacını severek içen bir çocuk henüz görmedim. O yüzden portakal suyu,pekmez vb. seveceği besinlere katıp verme yi deneyebilirsiniz.

  • Merhaba
    Ben de Adana’da yaşiyorum. Kızım 10 gün sonra bir yaşına girecek. Benim merak ettiğim konu menenjit ( meningokok) aşısı. Doktorumuz yaptırılması taraftarı. Özellikle Adana’ da yaşadığımız için de yaptırmak gerekirmiş. ( Malum Suriyeden gelenler ) Bir başka yakınen tanıdığımız doktor ise ; eğer çocugun gelisimi iyi ise, şu ana kadar ciddi bir enfeksiyon geçirmemisse vb. aşıyı yaptırmaya gerek olmadığını söyledi.
    Aşının Sağlık Bakanlıgi kapsaminda olmaması , ( yaklaşık 2 doz 300tl civarindaymis) ben yaptirabiliyorum fakat yaptiramayan insanlari düşününce çok mu gerekli sorusunu düşünmüyor değilim.
    Açıkçası sizin görüşlerinizi merak ediyorum. Bu konuda bilgi verirseniz sevinirim.
    Teşekkürler…

    • Aşı konusu hassas bir konu olduğu için ben kararı ailelere bırakmayı tercih ediyorum. Her tıbbi girişim ve ilacın olduğu gibi aşıların da yan etkileri var. Pnömokok ve Heomofilus İnfluenza aşılarının rutin aşı programına eklenmesinden sonra ülkemizde çocuklarda menenjitin en sık bakteriyel etkeni meningokoklar haline gelmiştir. Meningokoksemi dediğimiz bu menenjit tablosu nadiren görülse de oldukça öldürücü ve sakat bırakma ihtimali yüksek olan bir tablodur. Ben Çağın için bu riski göze alamadığım için bu aşıyı yaptırdım.

  • Merhabalar, sitenizi yeni keşfettim ve tüm yazılarınızı sırayla okuyorum.
    5 ay 12 günlük bir oğlum var, herhangi bir sağlık problemi yok çok şükür. 4.ayından itibaren doktoru demir damlası kullanmamı istedi ama ben kan tahlili yaptırmadan kullanmak istemediğimi söyledim. Demir eksikliği veya vücutta fazlalığıyla ilgili bilgi verir misiniz? Kan tahlili yaptırmadan kullanmak zorunda mıyız yoksa 6 aylıkken bir tahlil yaptırıp duruma göre mi kullanmak gerekir?
    Teşekkürler..

  • Merhaba,
    Bende her ne kadar basta karsicilardan olsam da su an mecburen bebegime demir damlasi veriyorum. Oglum 6.5 aylik ve 8 kilo 65 cm. Bu paraben olayindan dolayi internette arastirirken toz formda nutrigen ferromixin sasesini gordum. Sizce sase formlar uygun mudur? Bunda 1 gr tek sase de 12.5 mg demir bulunmaktaymis.
    Iyi günler diliyoru.

Yorum Bırak