Geçtiğimiz gün Chicco marka bir oyuncakla ilgili için araştırma yaparken, web sitelerinde
oyuncaklarını Büyüme Projesi konsepti ile sunduklarını gördüm. Bir an kendi kendime düşünerek
oyuncağın bebek ve çocuk gelişimiden ne denli büyük etkisi olduğunun artık kitleler tarafından kabul edildiğini düşündüm. Aslına bakarsanız, bebeğinizin fiziksel gelişimini sağlama konusunda
beslenmenin rolü ne ise, zihinsel ve duygusal gelişiminin sağlamasında oyuncağın etkisi o derece büyüktür. Bebeğinin fiziksel gelişimini en iyi şekilde sağlamak için doğumdan itibaren son derece hassas ve seçici olan anne babalar, istemeyerek de olsa çocuklarının duygusal gelişimlerinde doğrudan etkisi olan oyuncak seçimlerinde bu özeni çoğu zaman gösterememektedir. Bu noktada, oyuncağın bebekler üzerindeki etkisini gösterebilmek için biraz da eski zamandan bugüne gelerek oyuncağın ne olduğuna ve tarihte ne amaçlarla kullanıldığına göz atalım isterim.
Oyuncakların tarihinin insanlık tarihi ile neredeyse eşdeğer yakınlıkta olabileceğini söylemek yanlış bir bilgi olmayacaktır. Tarihte bilinen ilk oyuncağın M.Ö 5000’li yıllarda Mısır’da görüldüğü, bu oyuncağın günümüzde de özellikle erkek çocukların en sevdiği çocuk oyuncaklarından birisi olan tahta at olduğu bilinmektedir. Ayrıca yine Mısır’da, M.Ö 1400’lü yılarda Mısırlıların parmak ile çevirdikleri topaçlar olduğu belgelenmiştir. Bu oyuncakların, o dönemki yetişkinler tarafından , çocukların gündelik hayata uyumunu sağlamak adına, günlük hayatta sürekli karşılacağı nesnelerin küçük boyutlu hallerini çocuklara sunmuş olmak amacı taşıdığı görülmektedir. Geçmiş dönemle ilgili yapılan araştırmalarda oyuncak olarak karşımıza çıkan nesnelerin önemli bir kısmının hayvan figürleri olması da, oyuncağın az önce bahsetmiş olduğumuz, çocuğu gündelik hayata hazırlayan araç olma özelliğini doğrulamaktadır. Bu dönemlerde özellikle at, inek, kedi ve köpek gibi hayvan figürlü oyuncaklara sıkça rastlanmaktadır. Tarihte yer alan oyuncak bebeklerin ise farklı bir gelişim yolu izlediği söylenilebilir. Oyuncak bebeklerin yalnızca ağırlıklı olarak kadın figürlerinde olması, bu oyuncakların çocuklara sunulmadan önce tarihteki insanlar tarafından putlaştırıldığı ve tapınma amaçlı olarak kullanıldığı varsayımının yapılmasına yol açmaktadır. Bu nedenle de oyuncak bebeklerin, daha çok doğurganlığı temsil edene kadın figüründen oluştuğu görülmektedir.
Günümüze doğru geldiğimizde ise, özellikle sınıfsal farklıların yoğun olarak yaşandığı 15. yüzyılda, sınıflar arasındaki farklılıklar, üretilen oyuncaklarda da kendisini göstermiş ve zengin sınıfa ait oyuncaklarda üretilen malzeme ve kullanılan renkler konusunda önemli farklılıklar ortaya çıkmıştır. Sanayinin de gelişmesi ile birlikte ilerleyen yıllarda özellikle oyuncak bebekler, gelen talepler doğrultusunda sürekli yeni özellikler kazanmışlar, önceleri tahtadan üretilen bebekler oyuncak hamurları ile yapılmış sonrasında çok sayıda farklı türü bulunan plastik maddeden üretilmeye başlamıştır. Ayrıca her geçen yılda oyuncaklara yeni özellikler eklenmiş, önceleri kalıp şeklinde hareketsiz olan oyuncak bebekler sonraları elleri ve kolları hareket eden bebeklere, devamında ise karnı acıktığında ağlayan, gözlerini kapatıp uyuyabilen oyuncaklara dönüşmüştür.
Günümüze gelindiğinde ise, oyuncak en önemli perakendecilik ürünlerinden birisi olarak karşımıza çıkıyor. Bugün dünya çapındaki binlerce firma, bebeğinize bir adet daha fazla oyuncak satabilmek adına amansız bir yarışın içinde bulunuyor. 2014 yılında dünyada 18,11 milyar dolarlık oyuncak satıldığı göz önüne alınırsa oyuncağın ne kadar önemli bir pazarlama unsuru haline geldiği rahatlıkla görülebilir. Bu rakam, toplam nüfusunun (77 milyon 700 Bin Kişi) % 8,1 i 0-4 yaş aralığındaki çocuklardan oluşan ülkemizde ise yaklaşık olarak 1 milyar TL seviyesindedir.
Bu rakamları oluşturan, onlarca markanın, bu markalara ait yüzlerce reklamın, binlerce renkli mağaza vitrinin ve oyuncak sitelerinin, yani kocaman oyuncak dünyasının içinde bebeğimizin gelişimine en çok fayda sağlayacak olan oyuncağı bulmak için, biz ebeveynlerin de biraz mesai harcaması gerekmekte. Yanıldığımız belki de en temel noktalardan birisi olan, oyuncak, bebeğimin ağlamasını durduracak, bir süre onu oyalayacak ve benim de biraz olsun rahat nefes almamı sağlayacak olan nesnedir anlayışından uzaklaşmak zorundayız. Şu anda bebeğimin büyüdüğünde ise çocuğumun istediği, onun hoşuna giden oyuncak en iyi oyuncaktır anlayışı hiç bir zaman bebeğimizin arzu ettiğimiz duygusal gelişimi göstermesine olanak vermez. Bu yüzden bebeğimiz için satın almayı düşündüğümüz her oyuncak için önceden biraz araştırma yapmalıyız. Bu oyuncak hangi maddeden üretilmiştir, üretildiği maddeler içerisinde bebek sağlığını olmusuz etkileyebilecek olanlar var mıdır, alacağımız oyuncağın markası, aralarında ülkemizin de bulunduğu ve Avrupa Birliği güvenlik ve emniyet standartlarını sağlayan firmalara verilen ” CE” işaretine sahip midir, bu oyuncak bebeğimin iç dünyasında neler canlanmasına sebep olacak, hangi duyguların tetiklenmesine yardımcı olacak gibi konularda mutlaka araştırma yapmalıyız. Yoğun araştırma konusuna bu kadar vakit ayıramayacak annelerimiz de Chicco gibi büyük markaların konsept oyuncaklarını tercih edebilirler. Dünya çapında marka değeri olan bu firmaların bebekler için dizayn ettikleri oyuncaklar, bebeğinizin zihinsel gelişimine katkı sağlamayı temel amaçlarından birisi haline getirerek biz ebeveynlere yardımcı olmaya çalışmaktadır.
merhaba ben bir şey danışmak istiyorum tecrübenize dayanarak. kızım var 5 yaşında 6 yaşındaki abisinin laq larıyla oynuyor. abisi de paylaşmak istemiyor oyuncaklarını. biz kızıma da ayrı almak isemiyoruz çünkü paylaşsınlar beraber oynasınlar istiyoruz. ne yapmak gerek anneler? bi yardım edin 🙁