Beslenme

Prematüre Hikayeleri ikiz prensesler Ela ve Nil 2

Prematüre Hikayeleri, kaldığı yerden Ela ve Nil’in hikayesi ile devam ediyor. Yazının ilk bölümü için şuraya, diğer Prematüre Hikayeleri’ni okumak istiyorum diyorsanız buraya tıklayabilirsiniz.
Prematüre Hikayeleri
Hastane günlerinden biraz bahsedebilir misin?
  Doğumla iki gece üç gün hastanede kalmış olduk. Bu sürede hep kızlarımızı gördük yoğun bakımda ve orada olduğum sürece hep süt sağdım gönderdim yoğun bakıma. Üçüncü gün kızlarımızı orada bırakıp eve geldik. Bu sefer de dinlenme yoktu bana. O kadar büyük bir ameliyat da geçirmiş olsam aklımda sadece kızlarım vardı. Yatıp dinlenmedim için uzun uzun. Sürekli süt sağdım. Her gün iki kere hastaneye taşınıyorduk sütlerimizi alıp. Böyle böyle geçti on gün ama bana o zaman bir yıl gibi gelmişti. Dokuzuncu gün ilk sağma denemem küvezlerin ortasında olmuştu. Çok buruktu bence o manzara. On gün sonunda kızlarım küvezden çıkınca da tekrar hastaneye yatmıştım ben. Kızlarımla aynı odada kaldık yine iki gece üç gün. O sürede kızlarıma bakımı öğrendim, yoğun bakım hemşileri tarafından eğitildim. Sonra da taburcu olup eve geldik ama hastane günleri bitmemişti tabii. Rutin
kontroller ve prematüre testleri için sık sık taşınıyorduk hastanelere ve bu da çok zordu.

O ilk günlerde en çok kimin desteğini/kösteğini gördünüz?

En büyük destek ailemdi tabii. Doğumumuzu ilk gün kimseye haber vermedik, ben çok kötü hissediyordum çünkü. İkinci gün toparlayınca haber verdik, eş dost geldi sağolsunlar. Kapımız çiçek bahçesine döndü, tanıdık yüzler görmek bana moral verdi elbette.

 

Sonrasında annem ve kayınvalidem sırayla hep bizde kaldılar. Kızlarım çıkana kadar ve çıktıktan sonra. En büyük yardımcım bu iki kadındır, sonra da eşim. Eşim hep yurtdışı seyahatindeydi o dönem, bu da büyük şanssızlık oldu.

Mevcut yenidoğan yoğun bakım sistemi hakkında ne düşünüyorsun? Bir anne olarak  gördüğün eksikler neler? Doktorlara/sağlık çalışanlarına söylemek istediğin bir şey var mı?

Biz Bursa Acıbadem yoğunbakımdan çok memnun kaldık açıkçası. Kızlarımıza çok iyi bakıldığını gördük orada. Küvözde yatmalarına dair bir sıkıntıları olmadı ilerleyen zamanlarda da. İlgili hemşireler vardı, iyi eğitimli oldukları belliydi, işlerini çok pratik ve ustaca yapıyorlardı. Bebebklerimizi beslemelerine, ilaç vermelerine, küvözleriyle ilgilenmelerine tanık oluyorduk ziyaretlerimizde. Bir kusur görmedik açıkcası.Gün içinde sadece iki kere o da sadece anne ve babaya ziyaret izni verilmesi de makuldu bence. Süre de on dakika ile sınırlıydı. Bizim kızların yoğunbakımda olduğu sürede başka bebek de yoktu, bu da bize bir iki dakika daha yanlarında kalma şansı vermişti bir kaç kez.Prematüre Hikayeleri

Prematür annesi  olmanın sizi en çok zorlayan yönü ne oldu?

Prematüre annesi olmak zor, aynı anda iki tane prematüre annesi olmak daha da zor. En büyük stresim onların mikrop kapma olasılıklarıydı. Evde karantinaya almıştık, sürekli temizlik ve sterillik derdindeydik. Yaşamı zorlaştıran ve stres yaratan bir süreçti ilk zamanlar. Ek olarak emzirmek sorundu. Çene kasları gelişmemişti, kuvvetleri yoktu. Biberona alıştılar, daha kolaydı emmesi çünkü. Hep sağmak zorunda kaldım. Bunun yanında sürekli bir test için başka bir hastaneye taşınmak ve mikrop kapmaması gereken yavrularımı o hasta kalabalığının içine sokmak çok stresli ve zordu.
ROP muayenesi hayatımda unutamayacağım kadar ağır bir testti. O ağlamaları hala kulaklarımda kızlarımın.

Bir de maalesef benim gördüğüm hastalar, ilgili uzmana ulaşmakta zorluk çekiyor. Çocuk nöroloğu, ROP bilen gözcü sayısı çok az.  Biz göz ve nöroloji izlemlerini özel hastanede yaptırabildik. Bunlar nispeten daha rahat oldu. Özel sağlık sigortamız olması ve özelde muayene imkanımız olabilmesi bizim için iyi bir durumdu. Özelde olmayan işitme testi ve kardiyo testi için devlet hastanelerine gitmek durumunda kaldık. Orada sistem daha zor tabii. Devlet ve özel arasındaki farkı çok net gördük. Bir kere bu kadar minik, mikrop kapması kolay bebeklerin ne olursa olsun hastanelere bu testler için taşınması ve diğer hastaların arasına sokulması büyük risk taşıyor. Şahsi fikrim bu işler için özel sağlık kompleksleri olması. Sadece prematürelere yönelik ve sterilizasyona önem verilen sağlık birimleri olsa süreçler daha kolay ve verimli olur bence.

ROP muayenesinde en büyük sorun bence bebeklerimin kafasını kendimin tutmasıydı. Onlar ağlarken içim parçalandı benim her seferinde. Bir görevlinin bu işi yapması ve annenin dışarıda olması daha profesyonelce olur gibi düşünüyorum.

 

 

Prematüre Hikayeleri

Biraz kızlarınızdan  bahsedelim. Onların  fiziksel/ zihinsel/ sosyal ve psikolojik gelişimini
desteklemek için neler yaptın? 

Kızlarım şu an tam 13 aylıklar. Çift yumurta ikizleri olmalarına rağmen birbirlerine aşırı benziyorlar fiziksel olarak. Ancak karakterleri farklı. Birisi daha uysal birisi daha hareketli. Birisi daha kıskanç ve hırslı, diğeri daha paylaşımcı ve sevecen. Böyle böyle farklarımız var. Fiziksel gelişim olarak boy, kilo vs yaşıtlarına yetiştiler çok şükür hatta her ay ölçümlerde yaşıtları arasında 75-90%’lik dilimde yer aldılar bu anlamda. Sekiz ay anne sütü verdim, ikisine bölerek. Baştan beri de mama takviyesi yapmak durumunda kaldım ama sütüm boldu ve mamayı daha az yemiş oldular. Ek gıdaya altıncı ay içinde başladık ve hiç reddetmeden herşeyi yediler, yiyorlar. O nedenle fiziksel gelişimimiz iyi oldu.
Oturma, emekleme vs gelişimleri biraz gecikti yaşıtlarına göre. Emeklediler 9.ay gibi. Ancak şimdi şimdi tay tay durma, koltuk kenarlarında sıralama başladı.
Zihinsel gelişimleri de gayet iyi. Doktorumuz bu konudan da memnun. Kızlarımızla birebir ilgileniyoruz hep. İki bebek olmalarına rağmen bolca kucağa alındılar, sevildiler, şımartıldılar. Hep konuştuk onlarla, hep tekerlemeler söyledik. Dil gelişimleri için faydalı oldu bu; 7-8 aylardan beri “dede, baba, anne” demeye başladılar. Oyun oynuyoruz her akşam uzun uzun. Havalar güzel oldukça onlapusetlerine atıp çıkıyoruz. Bolca geziyoruz.  Bir yaşı geçtiğimizden beri aktivitelerimizi de çeşitlendirdik, yeni oyunlar yapıyoruz. Adım Adım setlerine üye olduk örneğin. Sürekli bir uyarana maruz kalıyorlar, bu da zihin gelişimlerine pozitif etkide bulunuyor. Ama bence en önemlisi sevildiklerini çok hissediyor benim yavrularım.

 

Diğer Prematüre Hikayeleri için tıklayabilir, siz de hikayenizi Güncel Anne okuyucularıyla paylaşmak isterseniz buraya mail gönderebilirsiniz.

Yazar Hakkında

Dr. Elif Pınar Çakır

Merhaba! Ben Dr. Elif Pınar Çakır. Anne, çocuk doktoru ve eşim. İflah olmaz bir iyimser, ruhu gezgin, kendi gezgin bir maceraperest, mucizelere ve peri masallarına inanmaktan hala vazgeçmeyen biriyim. Güncel Anne'ye hoşgeldiniz!

2 Yorum Var

  • sizi çok iyi anlıyorum inanın benımde 4 aylık 33 haftalık doğan tek yumurta ikizlerim var beni çok zorluyolar ya hastalanırlarsa ya bişi olursa ya yetemezsem onlara diye yakında çıldıracagım

    • Gamze Hanım merhaba, bana inanın en zor kısmı zaten atlatmışsınız. İnanın ileride daha güzel olacak her şey. En zor kısım ilk 3-4 ay ikizlerde ve prematürelerde. Sabredin. Sonunda mükafatını alacaksınız emin olun 🙂 🙂 paylaşımlarınız ve iletişiminiz arttıkça çok güzelleşiyor. sonra ek gıdaya geçince bir rahatlık. sakın “dur dur bunlar daha kolay günlerin sen büyüyünce gör asıl” tarzı olumsuz reklam yapanlara inanmayın. daha kolaylaşacak ve keyiflenecek hayat. emin olun. ben de sizin gibiydim inanın. doğum sonrası depresyonu olmuştum. ama geçti ve bitti çok şükür. şimdi daha güzel. allah bizi yavrularımıza onları da bize bağışlasın yeter ki…

Yorum Bırak