Son yıllarda Sağlık Bakanlığı’nın tüm çabalarına rağmen ülkemizde sezaryen oranları hızla yükseliyor. Geçen yılın ilk 6 aylık verilerine göre ülkemizde sezaryen ile doğum oranı % 58. Bu rakam, Dünya Sağlık Örgütü’nün kabul edilebilir sezaryen oranı olarak belirttiği % 20’nin çok çok üstünde. Sezaryen oranının bu kadar yüksek olduğu ülkemizde geçen gün okuduğum bir haber bana ”oh be bu ülkede güzel şeyler de oluyor” dedirtti. Haberde Akçakoca Devlet Hastanesi’nde, Kadın Hastalıkları ve Doğum uzmanı Dr. Semra Özer’in çabalarıyla bir suda doğum ünitesi kurulduğundan bahsediyordu. Ben de sanal ortamda bu idealist doktorun izni sürdüm ve Facebook sayfası aracılığıyla kendisine ulaştım. Sağolsun beni kırmadı ve kendisiyle Güncel Anne okurları için ”suda doğum ve diğer güncel konular hakkında bir söyleşi gerçekleştirdik.
Bize biraz kendinden bahsedebilir misin?
Alman bir annenin ve Türk bir babanın Ankara’da doğmuş büyümüş kızıyım. Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden mezun olduktan sonra Almanya’ya yaşamaya gittim. Orada Kadın Hastalıkları ve Doğum uzmanlığı yaparken evlendim. Uzmanlık bitince eşimin yanına Türkiye’ye döndüm. Eşim genel cerrah oldu ve mecburi hizmet için Akçakoca’ya atandı. Ben de yanına geldim.
Nedir bu suda doğum? Avantajları, varsa dezavantajları nelerdir?
Suda doğum doğal doğum için harika bir ortamdır. Avantaj ve dezavantaj olarak bakmak bana çok mantıklı gelmiyor. Suda doğum amaç değil araç çünkü. Eğer niyetiniz keyifli ve doğal doğum yapmaksa ve buna engel bir durum yoksa, su size buna uygun ortamı sağlar.
Su rahatlama, gevşemeyi de beraberinde getirir. 37 derece suya girdiğinde kadının ilk tepkisi bir “Oh” olur. Sıcaklık ve suyun dokunuşları, tüm vücudu sarmalaması derin bir rahatlık ve mahremiyet hissi verir.
Suda istediği pozisyonu alabilir, istediği şekilde hareket edebilir. Bu da ağrı oluşumunu engeller, annenin en rahat ettiği pozisyon aynı zamanda bebeğin en kolay ilerlediği pozisyondur. Su oksitosin salgısını arttırır. Doğum hızlanır. Su belli bir seviyenin üzerinde olmalı ve kadın bedenini suda yüzdürebilmelidir. Bu ağırlıksızlık hissi gevşemenin en üst düzeyidir.
Bebeğin doğumu suda olmasa da suyun şimdiye kadar anlattığım faydalarından yararlanılabilir. Hatta havuzunuz yoksa küvet o da yoksa duş kullanabilirsiniz. Su (eğer annenin hoşuna gidecekse) her türlü iyi gelir.
Ancak anne tüm gebeliği boyunca suda doğuma hazırlanmış olsa da son anda fikrini değiştirebilir. O zaman da ısrarcı olmanın anlamı yoktur. Bebeğin suda dünyaya gelmesi olan suda doğum için gerçekten doğal doğum felsefesini benimsemiş ve doğumunda da gerekli huzuru ve sükuneti yakalayabilmiş aile ve sağlık ekibi gerekir. Suda doğum için su gibi akışkan su gibi berrak olmak gerekir. Işte bu koşullarda doğum tamamen fizyolojisine uygun şekilde gerçekleşme imkanı bulabilir ve anne istediği pozisyonda, yavaşça bebeğini dünyaya getirebilir. Bebek suyun dışına çıkmadığı sürece nefes alamaz, dolayısıyla anne doğumdan sonra rahat bir pozisyon alınca usulca göğsüne konur ve ten tene temas sağlanır.usulca sudan çıkartılır, annenin göğsüne konur. Bebek ve anne diledikleri kadar suda kalabilirler. Genelde 20 dakika sonra placenta doğar. Suda doğum doğal doğumun en üst seviyesi olduğu için çoğu hastanede rutin yapılan müdahalelerin hiçbiri olmaz. Suni sancı, üstten bası ile yardım, kesi (epizyotomi) gibi…
Suda doğum her yolunda giden doğum için uygundur. Genel prensip en ufak bir patoloji tespit edilmesi durumunda suda Doğumdan vazgecilmesi olmalıdır. Ancak aslında temelde tek mutlak kontrendikasyon vardır, o da annenin ya da ekibin suda doğumdan korkması.
Suda doğum ünitesi oluşturmak, hele de bir devlet hastanesinin bünyesinde nereden aklına geldi?
Eşimin tayini Akçakoca’ya çıkınca, onunla birlikte buraya gelme konusunda karar vermeye çalışırken doğum ile ilgili olmasını gerektiğini düşündüğüm şeylerin burada hayata geçirilebileceğini fark ettim. Hastanede doğum sayısı son derece azdı, olabilecek maksimum sayı yıllık 350 idi (nüfus verilerine göre). Doğum evleri gibi ya da büyük hastanelerdeki gibi yoğun iş yükü ve kalıplaşmış rutin uygulamalar yoktu.
İnsanların doğal doğuma inanmamalarının en büyük sebebi olabileceğine inanmamaları. Olabildiğini görünce yaklaşımlar değişiyor. Olabilmesi için önce imkan tanınması lazım. İmkan tanınınca gebe güzel doğuruyor, doğumun güzel olabileceğine sağlıkçı ancak görünce inanıyor, inanınca imkan sağlıyor.
Sence neden sezaryen ve müdahaleli doğumlar gittikçe doğal doğumların yerini alıyor?
Doğumhaneler doğum yapmaya hiç uygun değil. Ben doğurmamahane diyorum zaten. Doğum için karanlık, sessiz, sıcak, ev gibi bir ortam lazım. Hatta en ideali gebenin kendi evidir.
Daha da önemli bir faktör ise gebenin doğum yapmaya inanması ve istemesidir. Ebe bu süreçte gebenin yoldaşı, koruyucusu, destekçisi olmalı, bir sorun varsa doktor gerekli müdahaleyi yapmalıdır.
Bugün geldiğimiz noktada gebeler doğumdan korkmakta, doğurma yeteneğine inanmamakta, doğurmaya değil, doğurtulmaya gelmektedirler. Ebeler işlevsizlestirilmis, doktorlar fizyolojik doğumlara yeterince sabır ve vakit ayıramadiklari için fazla müdahaleci tutum izlemektedirler.
Örneğin bugün neredeyse doğumhaneye yatış verilen her gebeye suni sancı serumu takılmakta, tüm gebelik boyunca bir parasetamol almamak/vermemek için kıvranan gebelerimiz ve doktorlarımız nörotoksik olma ihtimali olan bir ilacı gerekli gereksiz kullanmakta sakınca görmemektedir. İstekli ve inançlı gebe yerine korkmuş gebeyi hem de doğuma uygun olmayan koşullarda takip edip, üzerine suni sancı, hareketsizlik gibi müdahalelere maruz bırakınca sağlıkçılar açısından da doğum son derece zorlu ve tehlikeli bir süreç olarak algılanmaktadır.
Bu kısır döngünün üzerine bir de ne olursa olsun ters giden şeyler için dava edilme, hakaret ve şiddete maruz kalma riskini ekleyin. Bir de sezaryen yasağı adı altında “yasak diye beni doğuma zorladılar” sorununu. ..
Doktor gebeye, gebe doktora güvenmiyor, ebenin zaten adı yok…
Suda doğum ünitesini bir devlet hastanesi bünyesinde kurarken ne gibi güçlüklerle karşılaştın?
Ben bu koşullar altında çalışmak istemiyorum dedim. Çalışmamak gibi bir düşüncem olmadığına göre, koşulları değiştirmeyi tercih ettim. “Burada olabiliyorsa her yerde olabilir” dedirtmek için biraz da.
Burada yaptıklarımın içerisinde suda doğum en çarpıcı olanı olsa da aslında biz “mümkün olduğunca doğal ve aktif doğum yapıyoruz, sezaryen gerektiğinde bunu yine mümkün olduğunca anne bebek dostu yapıyoruz. Sezaryen olsun normal doğum olsun olabildiğince uzun süre Ten Tene Temas sağlıyor, kordonu geç kesiyoruz. Ha bir de suda Doğum imkanımız var. Tüm bunları gerçekleştirebilmek için doğuma hazırlık programımız var” demek daha dogru bir ifade olacaktır
Tüm bunları yaparken aslında tek engel “inandırmak” oldu. Ne gerek var, burada olmaz, çok zor, istemezler, yapmazlar… Başhekimimizin her daim desteği, anestezi ve çocuk doktorlarımızın yardımları ile başardık. Onlara da doğuma bu şekilde yaklaşmanın önemini anlatmam yeterli oldu. Sonra önümüzdeki iki engel ebelerimizdeki motivasyon eksikliği ve devlet hastanesine yurt dışından malzeme almanın zorluğu idi.
Ebeler eğitimli gebelerin yaptığı doğal ve aktif doğumları gördükçe motive olmaya başladılar. Çünkü bu doğumlar çok keyifli! Hiçbir şey yapmamayı başardıkça müdahale etmeniz gereken aslında ne kadar az durum olduğunu görüyorsunuz. Ve karışmadıkça daha az sorun çıkıyor.
Yurt dışından havuzumuzu Hikmet Teyzemiz bize bağışladı ve en büyük sorunumuz halloldu. Sıcak su teminindeki problemimiz de teknik elemanımızın yaratıcı çözümleri ile halloldu. Biraz boya, eldeki imkanlar ile başhemşiremizin yoktan var eden dekorasyonu sayesinde bugünkü suda doğum imkanına kavuştuk.
Akçakocalıların ilgisi ve desteği büyük, en üzüldüğüm konulardan biri de suda doğum yapmak isteyen bir gebemizin bize su tahliye pompası bağışladığı halde sıcak su sorunu çözülmeden doğumu başlamış olması oldu.
Yani engeller maddi olmaktan çok manevi oldu. Resmen el birliği ile yoktan varettik. Hele maddi imkanları çok olan büyük hastanelerde suda doğum ya da aktif doğum ünitesi yapmak aslında çok kolay. Tek yapılması gereken kadınların ve bebeklerin doğum sureci konusunda saygı ve desteğe ihtiyaçları olduğunu kavramak ve bunu nasıl yapacağını bilmek.
Epidural anestezili doğumlar hakkında ne düşünüyorsun?
Epidural gerektiğinde kullanılabilecek güzel bir yöntem. Eğer tüm rahatlama ve gevşeme tekniklerine rağmen ağrı çok hakim ise ve doğumu zora sokuyorsa yapılabilir. Hastanemizde de mümkün ama henüz gerekmedi. Gerekmedigi halde “prenses doğum” olsun diye uygulanması bana yanlış geliyor. Prensesler bile hypnobirthing ile doğuruyor 🙂
Epidural ağrıyı gideriyor ve doğumu durduran bir faktör olarak ağrı söz konusu ise bu engeli aşmayı sağlayacağı için faydalı olacaktır.Ancak sadece tedbiren epidural yaparsanız dogumun fizyolojik işleyişini o anda durdurursunuz. Artık hareketsiz yatan, tansiyonu düşmeye meyilli, kendi hormon işleyişi durduğu için suni sancı gereksinimi olan, ve en önemlisi endorfin olmadığı için coşkusuz bir doğum olacaktır.
Sezaryen sonrası vajinal doğum (ssvd) hakkında ne düşünüyorsun? Hayal mi? Gerçek mi?
Sezaryen geçirmiş bir gebe, diyabetli yada hipertansif gebeninki gibi bazı riskler içeren bir durumdur. Bu durumda baştan tekrar sezaryen olabilirsiniz yada ssvd deneyebilirsiniz. Eğer ssvd başarı ihtimali yüksekse sizin için (bu herkes için bireysel değerlendirilebilir), o zaman ssvd sizin için daha sağlıklı olan seçenektir aslında. Bu durumda riskleri de herhangi bir ilk doğum kadardır.
Ancak Turkiyede daha vajinal doğum yapmak bu kadar zorken sezaryen sonrası vajinal doğumu destekleyen yer bulmak çok zordur.
Ben bu sorunun ailelerin ve saglıkçıların doğuma bakış açısı değişince otomatik değişeceğini düşünüyorum.
Dr. Semra Özer’e bize doğumun doğal bir süreç olduğunu hatırlattığı ve istenirse Devlet Hastanelerinde de güzel şeyler yapılabileceğini gösterdiği için teşekkür ediyoruz.
Merhaba, hem suda doğurdum hem de ismim dolayısı ile başlık dikkatimi çekti. Bloggerlar bu konuya pek değinmiyor, her yerde anlatıyorum ama çabam yetmiyor, kadınlar korkuyor, doktorlar çekiniyor ve kolaya kaçıyor. Ben kişisel tercihimle suda doğurdum, büyük şehirde de değilim ama buldum doktorumu ve yaptım. Çok kolay, çok rahatlatıcı. Epidural ve epizyotomiye karşı olduğumdan, doğumun hastalık olmadığına inandığımdan, ameliyathanede de doğuma hiç inanmadığımdan hatta doktorun işi olarak bile görmediğimden bu yolu seçtim. Hem de bebek anne karnından suya çok yumuşak bir geçiş yaşıyor, çok sakin bir bebekti bizimki çok sakin ve ilaçsız doğmasına bağladık hep.
İlaçların yan etkisini bilemedim bir de neden acısız doğuralım ki ? Ne olacak 2 sancı çekicez dedim, kursa filan gitmedim ama herşey beyinde, meditasyon da yapabilirsiniz o an hypnobirth de olabilir. Tamamen kadının elinde. Bebekle güzel bir takımız, her bebek normal şartlarda doğmayı hak ediyor, en sağlıklısı ve olması gereken de bu. Tabi normal doğumda annenin de bedeni hormon salgılıyor, adeta orgazm gibi bile denebilir. Bu hormonlar sizi lohusa bunalımından da koruyor, süt hemen geliyor, bebek vajinadan geçtiği için alerjik bünyeli olmuyor-genellikle- pek çok artısı var. Açıkçası 2 saat ağrı çekmeyeyim diye bebeğimi ve kendimi bundan mahrum bırakmak istemedim.
Her kadın bedenine güvensin, umarım bu tip uygulamalar daha da çoğalsın, muhteşem bir giriş,im sizi canı gönülden tebrik ederim ülkemizin sizin gibi insanlara çok ihtiyacı var. Önce kadınlar bilinçlensin sonra da imkan sunulsun, gerisi gelecektir eminim.
Bu havuzlar şahane 🙂
Keşke tüm okuyanlara ilham kaynağı olsa. Kadındoğumcular heveslense bizde yapsak dese. Gebeler heveslense talep etse peşine düşse. Adam boşversenecilik olmasa.
Ben gecen yaz sezeryan yaptım. Normal dogumu cok ıstıyodum fakat bebek bırden kılo aldı ve bır hafta kala fıkır degıstı. 3000 grdı ıkı hafta once ve buyuyecektı. 3640 dogdu ( dogum zamanından beş gun once dogdu). Cok uzulerek yaptım dogumu. Kendımı cok haZırlamıstım normal doguma. Doktorum catının sınırda oldugunu soyledı. Rıske gırmeyelım dedı. Ben bırde sancıyla sezaryan olsun barı dedım Planlı oldu. Merak edıyorum acaba bırde daha hamılelıkten once gecırılen allerjık durumların. Genıtal bolgeye verdıgı zararlarında etkısı varmı. Bunu konusmadım doktorla. Sımdı ıkıncı hamılelık soz konusu olursa acaba normal yapabılırmıyım hem kendımce hem tıbben ama ıcımde uhte herzaman. Catı belırlı sporlarla genıslemeZmı. Ilk hamılelıgım planlı degıldı.
Ben gecen yaz sezeryan yaptım. Normal dogumu cok ıstıyodum fakat bebek bırden kılo aldı ve bır hafta kala fıkır degıstı. 3000 grdı ıkı hafta once ve buyuyecektı. 3640 dogdu ( dogum zamanından beş gun once dogdu). Cok uzulerek yaptım dogumu. Kendımı cok haZırlamıstım normal doguma. Doktorum catının sınırda oldugunu soyledı. Rıske gırmeyelım dedı. Ben bırde sancıyla sezaryan olsun barı dedım Planlı oldu. Merak edıyorum acaba bırde daha hamılelıkten once gecırılen allerjık durumların. Genıtal bolgeye verdıgı zararlarında etkısı varmı. Bunu konusmadım doktorla. Sımdı ıkıncı hamılelık soz konusu olursa acaba normal yapabılırmıyım hem kendımce hem tıbben ama ıcımde uhte herzaman. Catı belırlı sporlarla genıslemeZmı. Ilk hamılelıgım planlı degıldı.
Bu soruyu bir kadın hastalıkları uzmanına danışabilirsiniz. Çatı genişletmek mümkün mü bilemiyorum ama sezaryen sonrası vajinal doğum mümkün.
Facebook’da SSVD grubu var. Oraya üye olun. Çok faydasını görürsünüz..
ben bu ağustosta normal doğum yaptım fakat gebelik süresince antihistaminik aldım.Anjioödem hastasıyım ve yeni öğrenmiştik tedavi olmama fırsat olmadan gebelik başladı.Epizyotomi ile doğum yaptım tüm anestezilere alerjim var.Doğumun acısı ne ki,doğumdan sonra çok daha fazla acı çektim.kanım da pıhtılaşmamış,doktorum öyle söyledi çok dikişim olduğundan sürekli enfeksiyon oluştu ve dikişlerim tutmadı yeniden uyuşturulmadan diktiler yine tutmayan oldu,beni hep sezaryene yönlendirdiler ama ben hangisi uygunsa dedim.bebişim küçücüktü zaten bilmiyorum epizyo ya ihtiyaç varmıydı ,ilk nasıl olacak endişesiyle geçti ama ömrümden ömür gitti.tek çocuğum olsun istemiyorum ama psikolojim hala düzelmedi.Ama tabiki benim rahatsızlığımın etkisi de olmuştur.
Semra Özeri SSVD grubundaki paylaşımlarından ve verdiği eğitimlerden tanıyorum. Bu yazı çok faydalı olmuş. Keşke tüm doktorlar ve gebeler böyle bilinçli olabilsek. Yıllardır süren şu ön yargıları yıkıp, doğumun doğal bir süreç olduğunu ve her anının yaşanması gerektiğini idrak edebilsek… Bu arada ben de bir SSVD adayıyım. Planlı sezaryenin bazı kötü etkilerini maalesef ben de yaşadım ve tekrar sezaryen olmamak için elimden geleni yapacağım:))
Evet Semra Hanımla tanışma fırsatını yakaladım. Sırf bunun için 2 saate yakın yol yaptım ama değdi. Doğuma bu denli düzgün bakan bir doktorla tanışmamıştım ki tahminen 10-15 kadın doğumcu tanımışımdır bugüne kadar. Kısmetse Sezaryen Sonrası Vajinal Doğumu deneyeceğiz. Uzun arayışlar sonucu doktorumu buldum. Akçakocaya gidebilme imkanı olanlar şansınızı deneyin derim…Mutluyum:))