Bu pazar Anneler Günü idi. Daha önce de söylediğim gibi Anneler Günü, Babalar Günü, Sevgililer Günü gibi günlerin, kapitalist sistemin insanları alışveriş yapmaya teşvik etmek için uydurulmuş günler olduğunu düşünüyorum.
Anneler Günü, Philadelphia’lı Ana Jarvis’in yoğun çabaları ile ilk kez kutlandığı 1908’den bu yana epey form değiştirdi. İlk kutlandığı yıl sade bir kilise töreninden ibaret olan Anneler Günü kutlamaları, artık o günlerdeki sadeliğinde oldukça uzak. Tabii annelik de…
Artık devir internet devri. Dijital Çağ’dayız. Her şeyimizi abartılı olarak yaşıyoruz. Büyük evler, büyük arabalar, büyük televizyonlar….Son sistem telefonlar… Hal böyle olunca da anneliğimiz de büyük ve gösterişli olmak zorunda. En güçlü, en çalışkan, en yıkılmaz, en uyumayan, en bakımlı, en bilgili, en güncel anne biz olmalıyız. Çocuklarımızı Tracy veya Ferber yöntemi ile uyutmamız, Anetha Solter’in tavsiyeleri ile sakinleştirmemiz, onlarla Nilüfer Devecigil taktikleriyle oyun oynamamız lazım. Yeni çıkmış çocuk kitaplarını internetten %20 indirimli almak, en eğitici oyunları oynamak, en iyi okulu bulmak için deli gibi araştırmak, okumak, bunları yaparken de Twitter’dan, Facebook ve İnstagram’dan cümle aleme ilan etmek zorundayız.
Çocukların mahalle okuluna başladığı, sokaklarda akşam ezanına kadar oynadığı, memeden keserken veya tuvalet eğitimine başlarken bolca annelik içgüdüsü, biraz konu komşu tavsiyesi ile idare edilen günler çok geride kaldı. Korku duvarları sardı dört bir yanımızı. Çocuklarımızı bırakabileceğimiz güvenli sokaklar yok artık. Biz mahallede sokak aralarında oynarken oyunlarımızı, çocuklarımızı oyun oynasın arkadaş bulsun, sosyalleşsin diye üste bir de para vererek oyun gruplarına götürür olduk. Okul zamanı geldiğinde o okul senin bu okul benim okul araştırmaktan ayaklarımıza kara sular indi. Artık iki arkadaş bir araya geldiğimizde iki fotoğraf çekip Facebook’ta paylaşmadan, sohbete, yemeğe başlamıyoruz. İnternet anneleri olarak, internet çocukları yetiştiriyoruz.
İşim gereği hergün, her kesimden onlarca anne ile karşılaşıyorum. Biliyor ve görüyorum ki annelerin pek çoğu kendi dünya görüşü, kültürel ve sosyoekonomik olanakları dahilinde çocukları için her şeyin en iyisini yapmaya çalışıyor. Her şeyi çocuklarımız için yapıyoruz. Ama bazen düşünmeden edemiyorum. Bu koşmaca, koşturmaca neden? Niye çocuk yetiştirirken her şeyi oluruna bırakmak varken böyle kılı kırk yarıyoruz? Acaba seyirci olduğumuz hayat oyununda, bir süper star mı yetiştirmeye çalışıyoruz? Yoksa annelik maceramızda önceki neslin çocuk yetiştirme hatalarını tekrarlamamak mı amacımız?
Son zamanlarda en sık sorguladığım şeyler bunlar. Neredeyse Çağın doğduğu günden bu yana eve gelince telefonumu elime almıyorum. Aransam bile hastaneden aranmadığım takdirde açmıyorum telefonumu. İşimi gücümü bırakıp, eşimi, evimi ihmal edip evde olmadığım, olamadığım saatleri, geceleri telafi edebilmek için eve gelir gelmez sadece onunla ilgileniyorum. Bir sorun çıkınca, yolunda gitmeyen bir durum oduğunda kitap karıştırıken, internette araştırma yaparken veya literatür tararken buluyorum kendimi. Ancak bu aralar Twitter, Facebook, İnstagram, Pubmed annesi değil sadece ve sade anne olmak istiyorum. Daha çok yalın ayak ve burnu sümüklü gezmesine izin vermeye, içimden geçen yaz okulu arayışlarına son vermeye çalışıyorum. Mesela strese girince artan göz kırpmasıyla ilgili pubmedde literatür taramayacağıma dair söz verdim kendime. Sadece her işten döndüğümde daha sıkı ve daha uzun sarılacağım ona…..Belki biraz daha geç yatmasına göz yumup, biraz daha çikolata yemesine izin vereceğim.
Sözün kısası bu aralar olmak istediğim şey doktor anne, Güncel Anne, çalışan anne, internet annesi değil. Sade ve sadece ANNE….Çağın’ın annesi…
Çok doğru ve yerinde bir yazı olmuş :))
Gerçekten mükemmel bir şekilde anlatmışsınız, ağzınıza, kaleminize sağlık. 18 aylık bir kızım var. Ben bu çağa uygun (!) kaygıları ek gıda döneminde çok yaşadım (şu besinle başlanacak, şu ölçüde olacak, hergün mutlaka yedirilecek vs). Sonra oluruna bırakmanın, abimi ve beni en güzel şekilde yetiştirmiş olan anneciğimin yönteminin, gelenekselliğin, tecrübenin en doğrusu olduğuna karar verdim. Çocuklarımız zaten yeni dönemin küçük insanları, bırakalım da biraz gerçekten çocuk olsunlar…
İstemiyorum, kitabi bilgilerle yetiştirmek , iç güdülerimle hareket etmek istiyorum. İlgilenmesinler sokaktaki kadınlar ağlayan çocuğumla, belki o an onun ağlamaya benimde sadece yanında olmaya ihtiyacım var. Dokunmayın bize …
Ciplak ayakla gezmek, istedigi kadar ve istedigi seyi yemesi, ustu basi kirli gezmesi, hicbirsey ogretmeden oyun oynamak…..bunlarsa kastettiginiz isi oluruna birakmak zaten yapilmasi gereken bu bence. Fakat herseyi oluruna birakmak dogru degil bence. Cunku hersey olurunda degil. Minicik yasta okula bgitmek zorundalar, anneleri ise gitmek zorunda…cocugumuz agladiginda hislerini anlamak zorundayiz, cagin anneligi demek de bu bence. Disiplinle sinirlari koyma arasindaki farki bilmek zorundayiz. Ne bileyim eskiden dogru bilinen bir cok seyin yanlis oldugunu biliyoruz gunumuzde, bu da mutlu cocuklar yetistirmemizi sagliyor. Bi aglayacak iki aglayacak sonunda susacak der mesela tecrbeli anneler, oysaki susmasi sorunun giderildigi anlamina gelmedigini bilmek zorundayiz. Ikili iliskilerde de boyle degil mi, simdi esler daha iyi anliyor birbirni, daha cok sevgi gosteriyor, daha cok beraber zaman geciriyor, dha cok emek harciyor…yanlis bunun neresinde? Cagin anneligi birseyleri dayatmak, akademik cocuk yetistirmek olarak algilanirsa tabiki anne de yorulur cocuk da…ama oyle degil iste. oyun oynamak bile cagin anneligi, annelerimizin kaci, annane babannelerimizin kaci oyun oyunuyormus bu kadar. Sevgi on planda cagin anneliginde, saygi on planla…guzellikler on planda….birakalim bence gelenekselligi….
bu yazı yüreğime su serpti diyebilirim tüylerim diken diken gözlerim dolu dolu okudum çok teşekkür ederim.
Belki kosullar cok zorladigi belki de boyle bir ruh halinde oldugunuz icin bu yaziyi kaleme almis olabileceginizi dusunuyorum. Acikcasi cok yerinde bazi tesbitler yapmis olmaniza ragmen, genel olarak yaziniz beni cok sasirtti. Cocugun ustunun basinin kirli olmasi, bazen burnu akmis bir sekilde gezmesi ve bunun gibi durumlar cagimizin annelerinin sorunu degil mesela. Aksine gunumuzde anneler 8, 9 aylik bebeklerini bile elleriyle kendi kendine yemek yemeye tesvik edip, ortaligin, ustunun basinin kirlenmesine aldirmiyor. Bu tip seyler genelde bizim annelerimizin, yani geleneksel yaklasimin sorun ettigi seyler. Cocuklar biblo gibi, tertemiz ve sessiz bir sekilde kosesinde oturmali, “yaramazlik” yapmamali. Simdi burada uzun uzun eski yontemlerin yanlis ve eksiklerini yazmak yersiz olur elbette ama gunumuz annelerinin bu hatalari yapmiyor olmasinin beni mutlu ettigini soylemeliyim. Cocuklariyla oynuyor, bebeklerinin dilini anlamaya calisiyor, iletisim kuruyor, sevdigini soyluyor gunumuz anneleri. Bilgiye ulasmanin yollarini ariyor. Dogru yontemlerle iletisim kurmaya calisiyor, saatlerce ayaginda sallayarak degil, opup yatagina koyarak uyutuyor. Sutten keserken “meme pis kaka” diyerek cocugun dunyasini alt ust etmeden bunu yapmanin yollarini ariyor, cocuga dogru mesajlar vermeyi ogreniyor ve uyguluyor. Istemedigi halde, akrabalari, komsu amca teyzeleri zorla opturmenin dogru olmadigini biliyor artik cagin anneleri. Evden cikmasi gerektigi zaman o farketmeden kacmak yerine, gitmesi gerektigini ve geri gelecegini soyluyor ve basariyor sonunda bebeginin kapida mutlulukla ona el sallayip ugurlamasini… Ornekler saymakla bitmez. Sosyal medya cilginligi, elden dusmeyen telefonlar, asiriya kacan paylasimlar ise bambaska bir konu, sadece annelik basligi altinda tarsilmamasi gerekir. Herseyi asiri uclara tasiyan insanlar her zaman olmustur. Gunumuzde de boyle insanlar, anneler elbette vardir. Cocuklarla oynanan oyunun bile illa ki egitici olmasi gerekmiyor elbette, hatta kulaga cok sıkıcı geliyor boylesi. Bazi yanlislari bir kenara birakip bakarsak cagin annelerinin cok dogru yolda oldugu soylenebilir bence. Hem bir sorunla karsilasildiginda ya da hakkinda hicbirsey bilmedigimiz yeni bir doneme girdigimizde farkli kaynaklardan okumaktan daha akilci bir yontem olabilir mi? Bunun neresi yanlis. Arastirmalara gore her anne baba kendisinden bir onceki nesilden daha iyi birer anne baba oluyormus. Gunumuz anneleri bu konuda uzerine duseni layikiyla yapiyor bence. Konu minik bireyler olunca, gelecegin toplumundan bahsettigimizi unutmamaliyiz. Cagin annelerinin daha once yapilan hatalari yapmamak icin, daha iyi birer anne olmak icin, mutlu cocuklar yetistirmek icin harcadigi caba sayesinde daha iyi bir toplum olabiliriz ancak.
Sevgiler.
Bütün tespitler doğru ama yazının sonunda alınan kararlar da yapılan tespitler doğrultusunda değil mi? Yine en iyi anne olup en iyi çocuğu yetiştirme kaygısı var. Çocukları bir birey olarak değil de sanat eseri olarak görmekten vazgeçmeliyiz. Yoksa ektiğimizi biçme arzusu bizi de çocukları da mutsuz eder.